27 Ekim 2012 Cumartesi

dövmeci maceraları vol4: her şeyin sonu büyük final


aslında sadece birer bira içip geri dönecektik. 5kişilik bi grup halinde otururken arkadaşımdan hoşlanan çocuk dönmeyin şarap alırız xlere geçeriz dememiş ve ben cevabı arkadaşıma bırakmamış ve yurda geri dönmüş olsaydık hiçbir sorun olmayacaktı. ama canımız içmek istiyordu. 
dükkana geri dönüp onu da alıp 2li gruplar halinde başka yerlere gidiyormuş gibi ayrıldık ordan ve taksilere bindik. beşiktaşa gidip tekelden içecek aldıktan sonra evde koltuklara yayıldık ve film izlemeye başladık. 2 arkadaş erken ayrılmak zorundaydı ve kalktılar. biz de 2 kız 2 erkek olarka takılmaya devam ettik. 
film izlerken bu beni ssaçımdan çekip omzuna yatırdı sonra kolunu kaldırınca ben karnına doğru kaydım iyice yerleştim yatıp film izliyorum. sonra saçımla kulağımla falan oynamaya başladı. arkadaşım uyuyakalınca yarın da iş olunca hadi yatalım artık dedik. ben 3kişi sığcaz mı buraya diye sordum o sığmazsınız dedi e napcaz dedim sen benle yukarda yatarsın dedi. iyi dedim. zaten diğer çocuk çoktan soyunup yatmıştı. bu tuttu elimden yukarı çıkardı beni. arkadaşlarımla çok uyuduğumdan bi erkekle uyumak sorun değildi benim için. adam evli sonuçta ne olabilir ki diye düşünüyorsun. neyse soyunduk yattık yatağa.
ilk başta sırt üstü yatıyorduk ikimizde. sonra bu kolunu uzattı oraya yatmam için ben de buna dönerek göğsüne yattım. muhabbet ediyoruz falan ama kafamı da aşağıda tutuyorum adam çekici çünkü. bu bi ara bi şekilde öptü beni sonra da gerisi geldi zaten. sabaha kadar bilmemkaç kere seviştik. aşağıdaki arkadaş on kere yanımıza geldi sıkıldım diye. oturduk muhabbetler falan. ben anlattım bu anlattı. sorguladım neden yapıyosun diye anlattı. ilk değilmişim zaten. tonlarca kez olmuş bu. karısına çok aşık ama sekse farklı bakıyor adam. sonra işte benim ona olan ilgimi anladığından falan bahsetti dükkanda şunu yapıyorsun bunu yapıyorsun diye sıraladı. bi ara sarhoş muyduk diye sorguladık sonra yooo gayet de istedik bunu dedik. 
işin kötüsü tek bi pişmanlık duymadım o yatakta sevişmek dışında. garip yani. pişman olmalıydım ama olmadım.
eğlenceli yanı nasıl sevişmeye başladıydık biz diyip olayı tekrarlayıp bi daha sevişmek.
diğer kötü yan ise norlevo almak zorunda kalmak.

nasıl bir ilişki istiyorum vol 1


-şincik ben aynı evde kalalım istiyorum
-sonra mısır patlatıp film izleyelim istiyorum
-bi de sınav zamanı beraber sabahlara kadar ders çalışalım o dersinin en yoğun zamanındayken ona kahve yapıp getireyim istiyorum
-sabahlara kadar sarhoş olup sokaklarda dolanalım istiyorum
-beraber oyun oynayalım istiyorum
-o oyun oynarken ben de ona yaslanıp bir şeyler okumak istiyorum
-beraber yemek yapalım istiyorum
-sevişelim istiyorum
-saatlerce muhabbet edelim istiyorum
-sabah erken uyanıp kahvaltı hazırlayıp elimde kahvemle onu uyandırmaya gitmek istiyorum
-midye yeme yarışı yapalım istiyorum
-elimizde şarap şişeleriyle balığa çıkalım istiyorum
hepsinin yanında o sevgililiğin saçma sorumluluklarını almadan ama bağlılıkla kuşatılmış bi ilişki istiyorum. kavgasız gürültüsüz sadece eğlenerek bir şeyler yapalım istiyorum. üniversiteliyiz olum biz ne ciddiyetinden bahsediyoruz ki? neden boğuyoruz birbirimizi. bunları isteyen basit biri bulursam hiç bırakmıcam

üniversitede sona 1 adım kala

vizeler yaklaşıyor. okul yeni başlamıştı oysa ki. veyahut ben daha yeni girmeye başlamıştım derslere. vizeler yaklaşıyor ama dönemin yarısına gelmişiz lan. farkında değilim ya da olmak istemiyorum.
okuldan biriyle sevgili olursam anca son sınıftan biriyle olurum diyorum arkadaşım bakıyor bana ve salak 3. sınıfsın zaten başka kimle olacaksın diyor. son sınıflarla 1 sene var aramızd bunu farkediyorum. okulun bitmesine 1.5 sene kalmış. 2014haziran son ay. okuldan sevgili edinemeyeceğimi farkediyorum okulu bırakma arifesinde.
3.sınıftaymışım ben ve okulu bırakmak istiyorum. ben kendimi 2 sanıyordum ya. 3.sınıfmışım lan. 
araf gibi. gerçek hayatla sanalın arasındayım. her şeyi boşverebileceğim son zamanlar. gerçek hayata atılmak zorunda mıyım? okul beni biraz daha saklayamaz mı? biraz daha koruma istiyorum. hazır değilim ki ben. araf kötü bir yer.
hayatımda ilk defa çalıştım geçen ve zor bir şeymiş anladım ve ben 3.sınıftayım.
korkuyorum sadece ya biterse? bittiğinde ne olacak? hiçbi fikrim yok.
2010eylülde başladığım bu uzun olması gereken ama kısa süren yolculuk bitiyor lan resmen. 2 sene nasıl geçti ben ne zaman 3 oldum hatırlamıyorum.
sadece korkuyorum.

dövmeci maceraları vol3: paranız yok ama bir dövmeyi çok mu beğendiniz


şincik benim dün mükemmel ötesi dövmem bitti. bitirdik artık sonunda yani. neyse ben ona bi çizimini çok beğendiğimi ve onu istediğimi söylemiştim ama 3 ay beklemesi gerektiğini ve şimdikinin parası bitince yaptırabileceğimi de ekledim. bu da bilmem valla beğenen olursa yaparım diyordu ama ciddiye almıyordum pek.
neyse dün benim dövme yapılırken bu bana senin dövmeyi biri beğendi yapıcaz galiba ona hem de bacağına dedi. ben bi ciddiye almadım. saçmalama ya manyak mısın ben yaptırcam onu dedim. bu böyle e beğendi napiyim 3 ay beklemiyor o dedi. ya nolcak beklesen falan diyorum tamam mı. neyse bi hatun var karahindiba yaptırmıştı 2 hafta önce falan işte o da ordaydı. hatunu gösterip bak şu beğendi 2 3 haftaya gelir yaptırır dedi. nasıl ya buna mı yapıcan karahindiba var lan bunda nasıl yaparsın ona falan diyorum. sonra bak sarhoş gelir oturur ağlarım biliyorsun sarhoş halimi falan diye de ekliyorum. bu başladı bana yüklenmeye. işte böyle tipsizlerin parası var yaptırıyor diyor sonra işte acıdım sana kapitalist sistem falan diyor. ben burun çekmeye başladım. ağlıyor musun dedi hayır dedim ağlıyorsun dedi ağlamıyorum dedim. sonra aradan biraz geçti yüzüme baktı. harbi ağlıyorsun dedi. ya off falan yaptım ben. şaka yaptım lan yapmıyorum kimseye dedi. zaten bu saatten sonra da hayatta yapmam kimseye dedi ağladın resmen falan. küstün mü diye sordu yok dedim. sonra da gülüştük eğlendik falan. dövme benim oldu. benim o.
akşam da otururken anlattı dövmeyi ben ona detay falan eklerim tshirt içindi o çok basit dedi. tamam kafana göre takıl sen dedim. ekleyeceği şeylerden bahsetti iyi olur güzel dedim. sonra da ne güzel müşterilerim var benim ya her şeyi bana bırakıyorlar dedi bi sevindi falan.
olum mükemmel bi dövme gelicek bacağıma ama hadi bakalım. bir tek sağ karın kısmı boş kalıcak oraya da bir şey bulcaz sonra baktık bir şeyler çünkü.

dövmeci maceraları vol 2


sabaha kadar heyecandan uyuyamayan ben 5gibi uyuyakaldım sonra da erkenden uyandım ve 13:30da taksimde dövmecideydim. neyse xy benden 15 dakika sonra geldi kızın birine geçici bi dövme yaptı 2 dakkada sonra biz aşağıya indik ve dövmenin tasarımını yapmaya başladık. ona kalırsa her şeyi o yaptı neyse. yaklaşık 1 1.5 saat tasarımla uğraştık. sonra da dövmeyi nereye yapıcaz diye kavga ettik. o, kaba tabirle kasıktan dize kadar bacağıma istiyordu bense küçük bir şey olsun koluma olsun istiyordum. biz uma thurman yapıcakken dövmenin yeri konusunda kavga edince bu bi atarlandı bıraktı milla jocoviche döndü. iyi dedim o olsun. neyse beni de bi güzel kandırdı çünkü ufak olcak merak etme dedi ama dövmeyi koluma yapıştırdığında omuzdan dirseğe kadardı neredeyse hatta erden abi gelip iyi kandırmış seni dedi. ilk kandırılmamı orda yaşadım zaten. sonra biz başladık dövmeye. benle beraber adamın biri de cover up yaptırıyordu. onunki de baya büyük bi şey idi. xy bana heyecan var mı falan dedi yoo dedim iyi o zaman güzel dedi başladı dövmeye. böyle 1 saat geçti yemek molası verdik. sen şimdi yemekten sonra sigara da istersin dedi e yani dedim üzerine bi de sigara molası verdik. sonra tekrar başladık. su da geldi o sırada. ben daha bi rahatladım zaten. sonra 1saat daha geçti gene bi sigara molası. dövmem de şekillenmeye başladı. ama dükkana gelen giden benim dövmeye bakıyor. cidden kocaman ve değişik bir şey oldu çünkü. neyse biz sigara molasındayken tekrar yerimize oturduk diğer dövme yaptıran adam ya biraz ses çıkar hiç mi acımıyor sen ses çıkarmıyorsun diye ben de utanıp bir şey diyemiyorum dedi. bense sessiz çığlıklar atıyorum ama. sesim çıkmıyor ağzımı açıyorum sadece çığlık atıyormuş gibi. zaten acıdı desem de xy acımıyor diyor. yani acıdı deme şansım yok. ( bu arada ufak dövme acımıyor ama benimki gibi büyük ve detaylı bi dövme yaptırınca 1.5 saatten sonra acımaya başlıyor 4. saatin sonunda acıdan bayılacak duruma geliyorsun) neyse ben gene sigara molası diye yalvarırken burkay tamam 5 dakka sonra diye diye 1 saat daha dövme yaptı. bu arada bana dövme yaptığından ben ona sigara ısmarlıyorum sürekli. biz sigara içerken birileri geldi erden abiye gidip benim dövmemi  falan sordular fiyat aldılar. tabi bana dediği fiyatı söylemedi dövmenin gerçek fiyatını söyledi. biz gene devam ettik artık dövmede 5. saatte falandık bıraktı. ben de yalvardım bırak diye. çünkü cidden artık kolumu hem hissetmiyordum hem de çok canım acıyordu ki vücudum da boyayı almıyormuş artık. normalde 2 seanslık dövmeyi tek seansta bitirmeye çalıştı çünkü xy. o bıraktı ben oh be diyip sigaraya koştum. kolumu falan sallıyorum kan gelsin diye. 
benle beraber dövme yaptıran adamın dövme seansı bitince (o 8 9 saattir yaptırıyordu) adamın bi ara elini cebine attı çıkardı para ona dövme yapanın tezgahına düştü o da bahşiş mi bıraktın abi hayırdır diyince adam parayı almadı al dedi çay içersin dedi. çay içersin!!!! 50liraya nerde çay içiyorsun lan. biz son paramızı dövmeye vermişiz para kalmamış adam 50liraya çay içersin diyo. tabi biz hemen  bi 15 dakka dalga falan geçince bize de gitti çikolata aldı bi sürü. 
evli bi adamdan nasıl hoşlanılır onu anlatayım size;
-benim tanıdığım tüm evli adamlar genelde dikkat eder konuşmalarına. hani gider bi yerde bir şey içersin ama adamın evli olduğu bellidir. ama burkay öyle değil. sana çok rahat şekilde iltifat edebiliyor. hem de bunu içten yapıyor. 
-çizimleri ayrı bi mükemmel. hani sırf o çizimler için aşık olunur adama
-sucuk kaşar yedik diye kokcaz şimdi dedim öpüşcez mi ki dedi. şeytanın aklına giriyor yani. karpuz kabuğu kaçırıyor. ne alaka lan öpüşmekle diyorsun ama acaba öpüşsek nasıl olur diye düşünüyorsun.
-dövme yaparken kazağını falan çıkarıyor bak senin için soyunuyorum tam hizmet falan diyor. böyle cümleleri var. ben acı içinde bağırırken sen ne güzel sesler çıkarıyorsun öyle falan diyordu.
-zaten ilk akşam sen evli misin diye şaşırınca ne oldu çok mu üzüldün diyince üzüldüm lan acaba diye düşündüm oysa aklıma gelmemişti yani.
-hem evliymiş gibi davranıyor hem bekarmış gibi.
-benim dövmem bitince birine daha dövmeye başlıyordu. sen bi dövme daha mı yapcan diye sordum ( sırf benimkiyle toplamda 8saat uğraştık diye sormuştum) noldu sen beni mi bekliyorsun bira falan mı ısmarlayacaksın dedi.
yani bunlar basit şeyler ama adamla burun buruna dövmeyapınca azıcık kafanı dövmeye çevirsen öpüşecekmiş gibi kalınca ve adam da yakışıklı olunca böyle bi etkileniyorsun. 
neyse ya benim dilimde zaten. evli adama bir şey hissedilmez sonuçta. ben o evli değilmiş gibi platonik platonik takılırım zaten 2 hafta sonra randevum var ondan sonra da 4 ay para ödemeye gidicem sonra parası bitince bi daha dövme yaptırırım ben bütün sene xy’ı görürüm zaten.

dövmeci maceraları vol 1


şimdi ben dün istanbul’uma döndüm. akşamına da içmeye gittim. deli gibi içmişiz zar zor yürüyorum arkadaş dövme yaptırcam ben dedi. iyi dedim aldım benim dövmeciye götürdüm ben de piercing yaptırırım dedim gittik. bi 2 saat muhabbet ettik. ben de kafam iyice güzel olduğundan deli gibi saçmalamışım millet benle ben onlarla falan dalga geçiyoruz. dövme yaptıran adam da kafa biri çıktı deli bi muhabbet döndü. benim dövmecinin sahibi hells angels diye bi motorsiklet kulübünün üyesi sons of anarchy hesabı nomad ama bizimki. karizmatik de bi adam. neyse işte benim piercing dermal olacağından dermal yapıcak adam da orda olmadığından bi sonraki güne kaldı. arkadaşımı da karahindibadan vazgeçirip başka güzel bir şeye ikna etti. 
bu sabah uyandım dilimde bi yanık var. ne diye düşünüyorum ama bulamıyorum sonra su dilim yanmış dün gece kahveden dedi meğerse kahve içmişiz dükkanda o yakmış dilimizi. akşama kadar uyuduktan sonra gitti bizim dövmeciye o dövmesini yaptırsın ben de piercingimi yaptırayım diye. su 2 saat korkudan yaptırmadı biz gene muhabbet tabi.
xy: ayyaş naber
*ayyaş diilim ben
xy: kafası güzel insan o zaman
*aynen dün baya iyiydi
xy: dün güzeldin ama bugün çirkinsin
*sağol ya
su: senin kolundaki kadın kim
xy: eşim
biz: wtf!!!
*evli misin sen
xy: noldu üzüldün mü
*çooook. yas tutcam alkole vurcam kendimi
xy: aman sen alkole vurma
neyse sonra bizim evli mutlu çocuklu dövmeci xy(24) başladı su’nun dövmeyi yapmaya. bende yanlarındayım benim piercing gene yattı çünkü dermalci yoktu. sonra çaylak sertaç da bugün sessizsin dün susmuyordun dedi. ben de dünün utancını yaşıyorum dedim. sertaç utan zaten sevgiline beşiktaş forması almışsın sonra ayrılmışsınız bunu bile söyledin dedi. ben wtf oldum o an. nasıl lan onu da mı anlattım falan dedim. sonra su’nun arkadaşları geldi dövmeye tonla laf etti. xy da sinirlenip hepsini kovdu. bana bakarak şu bile daha iyi lan bunlardan dedi. ben de beni öp de başına koy sen diyince he valla yaa daha çizim aşamasındaki dövmeye laf ettiler falan dedi. böyle böyle 2 saat geçti ve beeeeeeen
*ben de dövme yaptırcam
dedim. sonra gittim erdem abinin yanına ben de yaptırcam dedim. ne yapalım dedi. aslında ben gözlerin kapalıyken yaşamak kolaydır yazdırcaktım ama  yazı çok klasik diye beğenmediler onu resme dökelim dediler. gittim xy’a anlattım. ve cidden yaratıcı adam olan xy arkaya bi bomba efekti verelim önüne de gülen ve gözleri kapalı bi portre koyalım dedi. ben o an aşık oldum fikre zaten. gittim erdem abiyle bi portre buldum(uma thurman’ın kill billdeki hallerinden biri olcak ya da şu tek gözü kapalı hatun olcak) neyse benim dövmeyi kararlaştırdık güzel de bi fiyat çekti tamam dedim taksit taksit ödücem zaten. o diil de dövmeyi bacağıma yaptırırsam 2.5 istedi kaldım öyle dedim motor alayım o zaman ben. neyse kola karar kıldık ama xy hala bacak diyor fiyatı indiririz taksitle ödersin diyor daha belli değil yarın belli olcak.
gecenin sonuna doğru su’nun arkadaşları bi daha geldi muhabbet ediyoruz. xy’ın evli olduğuna inanmadılar. hele karısının hamile olduğuna hiç inanmadılar. 
kız: nasıl ya bu dövme yapıp eve giderken ekmek yoğurt alıp mı gidiyorsun (hafif aşağılayıcı)
xy: evet çok iyi kazanıyorum 1500lira kira veriyorum çok rahat yaşıyorum ayrıca telefon ediyorum getiriyorlar siz hala öğrenci misiniz yaa (iyi laf koydu ama)
kızlar da bir şey diyemedi pek
ben: ya amerikan filmleri yüzünden bu adam dövmeciyse motor kullanıyorsa evlenmez falan gibi geliyor
xy: aynen serseri diye düşünüyorlar
burkay’ın da birincilikleri falan var ciddi severek yapıyor bu işi. deniz adında şu an için annesinin karnında 1.5 aylık olan bi çocuğu da olcak. çok heyecanlı lan.
neyse ben de dövmem için çok heyecanlıyım şu an. xy bu akşam çizimi düşünüp halletcek yarın da gitcem uzun bi seansla dövmem yapılcak allaaaam deli heyecan bastı böyle bi mutluluk mutluluk dolanıyorum şu an. yerim lan!

ben canı sevdim diye can da beni sevmek zorundaydı


bugün acayipti lan gene. ve ben gene sevgili edindim sanırım evet.
şincik biz kızlarla kutsal mekanımız olan ıspanak’a gittik oturduk. ben de benim mühendis müzisyen barmen olan can’a mesaj attım işin yoksa gel diye. bugün çalışmıyormuş çünkü. bu da dersten sonra geldi. daha önce ıspanak’ta gördüğümü hatırlıyorum ama pek dikkatimi çekmemiş olacak ki o ilk görüşte etkilendim bayaca. uzun saçlı yemyeşil gözlü bi herif yani can. neyse işte oturdu bizle birazcık. arkadaşlarıyla buluşcakmış çok durmadı.
gelir gelmez aşağıdaki bana yazan barmenle ilgili laf soktu zaten. kankin aşağıdaydı gördüm dedi. ben de kankim mankim diil o benim yaaa diye cırladım. ama nasıl kibarım nasıl naifim var yaaa kırılıcam yani. kızlar da biraz dalga geçtiler zaten gelir gelmez muhabbet ettiler şöyle böyle diye. can da bi ciddiye aldı önce. ben de nasıl açıklama yapmaya çalışıyorum var ya. neden öyle oldum bilmiyorum. 
neyse can kalkıcaktı benim de onu öpmem lazımdı bi şekilde. sigaram bitmişti benle canla beraber kalktım sigara alcam diye. mekandan çıktık beraber sokağın başına kadar götürdüm onu. sonra sarıldı yanaklarımdan öptü bi an duraksayıp gülümsedim öpmesini bekliyorum çünkü. bu öptü beni bi öpüştük biz ama nasıl atıyor kalbim nasıl. uzun zamandır böyle hissetmedim yani. sonra ben bunu bırakınca uçan ev’in altındaki bakkala girdim sigara aldım bakkaldan çıktım biri sarıldı arkamdan sıkıca. baktım can. geri dönmüş. geri dönmesi çok hoşuma gitti de asıl hoşuma giden öylece beklememesi hani bakkaldan çıkıp onu görmedim. ben çıktım o arkamdan sarıldı ya çok hoşuma gitti. sonra beni ıspanak’a bıraktı tekrar. bi de sen beni bırakcan mı diye soruyor ben de iyi o zaman biz bu yolu yürüyüp duralım dedim. ıspanak’ın önünde de bi öptü bu beni. ilk öptüğünde ısıramamıştım. bu sefer ısırdım. bu da yeni taktiğim he. dudağını ısırınca seni unutamıyorlar o gece. dudak her sızladığında aklına geliyorsun. zaten ben ısırınca bu belimi daha bi sıkı tuttu. sonra da gitti. ben de kızarmış ve heyecanlı bi halde kızların yanına döndüm. kızlar da anladı zaten.
canla neyiz bilmiyorum ama can bi ara sevgili muhabbeti yapıyordu yarın da ona gitcem bakalım sevgiliyizdir herhalde değilsek de pek umrumda değil açıkçası. onun için rahibeliğimi bile bozarım sırf gözleri için hatta. ayrıca çok tatlıııığğğ laaaaan. 
aşık oldum sanırım.

bu küllük gene dolmuş


şu an radyoda ilk defa duyduğum şarkı eşliğinde uzaktan gelen ezan sesiyle ve sigaramla yatağımda oturmuş ayaklarımı yerden kesercesine tekrar nasıl aşık olacağımı düşünüyorum. 
yoldan tek tük geçen arabaların sesi bölüyor müziğimi cam açık hafif bi rüzgar var yüzümü yalayıp geçiyor. cızırtılı radyo yayını bana eskileri hatırlatıyor. sigaramdan bi nefes daha çekiyorum. keşke bi kahve olsaydı diyorum. kahvem yok. uykusuz bi gece. sıkıcı bi pazar günü.
hafif üşüyorum ve pürüzsüz tenimde gezdiriyorum elleri ısıtmak istercesine. şarkı yükseliyor tekrar. bi sigara daha yakıyorum. şarkıda bi come on baby sözü geçiyor. kendimi dinleyip bu hayata neden geldiğimi düşünüyorum. dumanın gözlerimin önünde dağılışını izlerken gene flashbacklere boğuluyorum.
mutlu olduğum zamanlar geliyor aklıma. onun gözlerine bakarken gözlerimin güldüğü zamanlar. kendimi sevdiğim ona aşık olduğum zamanlar. sıkıcı bi pazar sabahında ben gene onu düşünüyorum. pazarları sevmem. yataktan çıkmam. boş geçer tüm gün. kahvem olmadığı geliyor aklıma. onun sütlü kahve teni geliyor sonra. cızırtılı bi radyo sesiyle sabahı karşılıyorum.
en iyisi ben şu küllüğü boşaltayım.

ben genelde sigara yakıyorum


bir sigara yaktım şehrin loş ışıklarına karşı. bilmemkaç metre yükselikten boğazı izlerken gelip geçen insanları düşünürken hayaller kurdum. başkalarının hayallerine ortak oldum. başkalarının hayallerini yaşadım ve ben ben olmaktan çıktım.
prime time’da yaşarken hayatı ve sigaram yavaş yavaş sönmeye doğru giderken ben ayağa kalkmaya ve yürümeye çalıştım. çok uzun zamandır kundaktaydım. emeklemeyi atlayıp direkt yürümek zorunda kaldım ve tekrar düştüm. hayat anne sıkı sıkı sarmışken bana kollarını ve ben ölüme inanmazken düştüğüm yerden gökyüzünü izledim. kapkaranlık yıldızsız geceler geçirdim. ufak bi ışık ararken tekrar yürümeye inanmışken ve kulağımdaki müziğe bırakmışken kendimi ufak bi süzme gördüm o kapkaranlık gökyüzünde. kendine has çekiciliği olan o süzmeye doğru yol almaya başladım. ayaklarım yere basmıyordu.  o minik süzmenin peşine takıldım günlerce aylarca gittim gittim gittim ve tekrar düştüm. bu sefer kalkmaya niyetim yoktu ve hayat boştu. gökyüzü de boştu ve yine karanlıktı. bi bulut buldum kendime sığınak niyetine ve oraya yerleştim. sesler duydum uzaklardan adımı mırıldanan sesler. beni çağıran sesler ama cevap vermedim. hayat öylece akıp giderken ben sadece seyrettim sessizce parmak uçlarımda. 
bir gün yağmur yağdı sırılsıklamdım. uyandım. kalkmak istedim ve sigaram bitti.

hiçbiri bana uygun değildi ondan terkedildim


müzik zevklerinizin 
hayattan beklentilerinizin
hayallerinizin
dini ya da siyasi görüşlerinizin

uyuşmadığı insanlarla sadece arkadaş olabilirsiniz sevgili değil. çok iyi dost olabilirsiniz inanın ama sevgili asla. zor çünkü. yapamazsınız. denedim biliyorum ben üzerimde askılıyla süleymaniye’yi gezmek isterken bunun yanlış olduğunu düşünüp bana izin vermeyen bi sevgilim vardı. ilk başlarda önemsizmiş gibi geliyor ama sonra düşündükçe kısıtlandığını farkediyorsun. sana göre gelmiyor bu. en azından bana göre değildi. 
mesela neredeyse her tarz müzik hakkında bilgim vardır. her şeyden az az dinledim biliyorum ama benim müzik zevkime ya da dinlediklerime saçma diyecek biriyle de sevgili olamam yanlış. mesela o benle bi rock konserine gelebilmeli ben de onla bi pop konserine gidebilirim. nasıl desem saygı da değil bu sadece ne yapıyorsak birlikte yapalım mantığı.
bu örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok ne demek istediğim yeterince açık sanırım. o yüzden zorlamayın bence. gerçekten uyumlu olduğunuz insanlarla birlikte olun çünkü aşk cidden koca bi yalan. sevmek de yetmiyor. 

bana sarılır mısın acizliği


ne kadar içmiştim ya da ne kadar sarhoştum hatırlamıyorum. tek hatırladığım benim için fazlaydı kanımdaki alkol. kalbimden kan pompalandıkça ve temiz kan alkolle her karşılaştığında başım biraz daha dönüyor ve ben ayakta durmaya biraz daha zorlanıyordum. bazen sadece durup alkolün kanıma nasıl karıştığını hissetmeye çalışıyordum cam kenarına oturup. bi sigara daha yaktım ve önümdeki kalabalığı seyretmeye başladım. ne oldu tam hatırlamıyorum ama ufak bi barın arka sokağındaydım ve ağlıyordum. neden ve niçin ağladığımı ağlamaya nasıl başladığımı hatırlamıyorum ama ben o an sanki bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyormuş gibi ağlıyordum. kendimi duvar dibine çökmüş bi halde hatırlıyorum bölük pörçük. saçlarım karışmış rimelim akmış ve elimde bira bardağım ağlıyorum.
birine bana sarılır mısın diye sormak nasıl bi acizliktir bilir misiniz? hissettiniz mi hiç? o çaresizliği ve güçsüzlüğü? o insanın canını yakan bi yandan gururun çekiştirmesi öbür yandan da acizliğin yumruklarını? hissettiniz mi hiç?

yanıma geldiğinde yalnız bırakılmıştık. hiçbir şey diyemeden sadece sarıldım ona ve ağlamaya başladım tekrardan. hüngür hüngür ağlıyordum. biri ölmüş gibi ağlıyordum o an. belki ölen şeyler vardı içimde, onda, bizde… onun süt misali tenine dokunup ona sımsıkı sarılmak beni rahatlatıyordu her zamanki gibi. ağlamam yavaşça kesilirken onun bana sarılmadığını farkettim. kollarım onun boynundaydı ve o elinde sigarasıyla öylece duruyordu. çaresiz, kısık bir seslebana sarılır mısın dedim. sarıldı hafifçe. kendimi iyi hissettim. ağlamam kesildi. sustum. o an küçük bi çocuk masumluğunda onun sarılışıyla tüm kötü düşüncelerimden arındım.
sanki o hiç gitmemiş ve hep benimmiş gibiydi. ona dokunmak tüm dünyaya karşı koymak gibiydi. sanki dünya oyuncak bi toptu ve benim elimdeydi. sinirlendiğimde onu fırlatıp deprem bile yaratabilirdim o an. çocukça şeyler işte. ama o an her şeyin ve evrenin hakimi bendim. o an güçsüzlüğümün içinde güçlü bi kadındım ben. onsuzken kendimi hep yarım hissettim zaten. o an ordaki o değildi ve o kadın ben değildim. 

aylarca bir telefon beklenir siksen gelmez


aylarca tek bi telefona hasret kalırız bazen. telefon her çaldığında gelen her mesajda onu bekleriz. içilen her sigarada onu anarız. her taksim gecesinde onu düşünür biraz daha sarhoş oluruz. 
her bindiğim vapurda onu düşündüm. ona giderken bindiğim vapurları hatırladım. son dakka yetiştiklerim içinde uyuyakaldıklarım. heyecanla bindiğim vapurlar. sonra güzel bi fon müziği eşliğinde içtiğim sigaranın silüetinde gördüm onu defalarca. telefon çalsın istedim o an. arasın. napıyorsun lan desin. demedi. aylarca tek bi telefona hasret kaldım ben. kendimi avuttum arayacak dedim. beni arar o. aramalı. aramadı. 
birileri aradı hep. başka adamlar. onların sesinde seni aradım. bulamadım. kimse senin kadar sıcak konuşamazdı ki. pamuk gibi tenine benzeyen bi sesin vardı içimi ısıtan uyumamı sağlayan. ama sen aramadın. ben aylarca uyumadım.
hani evren biz bakarken soyunamaz geyiği vardır ya. hah işte tam 7 ay sonra aradın sen. ben artık beklemeyi kesmişken. başkasının telefonlarını gülerek açarken. başkası içimi ısıtırken sen aradın. 
onca ay sonra aradığın ilk akşamı hatırlıyorum da:
kızlarla muhabbete gitmiştim. telefonu da odada bırakmıştım. hemen gelicem diye. muhabbet uzadı tabi ben gelemedim. 1 saat sonra falan geldiğimde telefonumda 3 çağrı vardı. dedim gene benim sevgili merak etmiş. açıp baktığımda orda yazan ismini gördüm sevgilimin adının üstünde. elim ayağım titredi. kızlar vardı yanımda. ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. ben bi sigara yaktım o an. son sigaramdı o geceki. sakinleşmeye çalıştım. sonra sesin geldi aklıma. içimden çikolata şelaleleri aktı o anda. mutluluk doldum.

sonra gene canımı yaktın. gene bitti. her zamanki gibi.

doğru insan doğru mekan doğru zaman saçmalıkları


bunu hiçbir zaman yakalayamayacağımızı biliyordum. zor çünkü. şartlar hep değişir. ufacık bir şey bozar bu üçlüyü. schödinger’in kedisini düşünün. ufacık bi değişim kedinin hayatını belirlerken ufacık bi değişim ilişkimizin geleceğini belirliyor.
doğru insan: bu kavram ilk ne zaman ortaya atıldıysa lanet olsun o güne. doğru insan nedir? ne yani? ya pardon sen benim için doğru insan değilsin ayrılmalıyız. nasıl yani? yeni mi anladın bunu? bi de bunu ilişkinin bilmem kaçıncı ayında söyleyenler var. daha yeni mi tanıdın amk? hayır normaldir demeyin ben kendimi 10dakkada anlatabilen biriyim. yani adam 10dakika içinde beni öğreniyor. uyarsa sevgili olursun uymazsa olmazsın. ama bunu birkaç ay sonra anlamak ben yenisini buldum demek gibi bir şey.
doğru zaman: bak buna bi nebze inanıyorum. çünkü hayatımızın belli dönemleri vardır. o an sevgili istemeyiz kimseyi istemeyiz. takılalım sevişelim geçelim isteriz. hah o zaman biri gelir ki aslında tam senliktir ama beceremezsin olmaz yapamazsın kaybedersin onu. ama bu lafı da bahane yapanlar var kii evlere şenlik. adamın niyeti belli sana romantik yaklaşıyor ama sonra da yanlış zamanda geldin diyor. e sikerler!
doğru mekan: uzak ilişki yaşamayın arkadaşım. valla yapmayın. zor yani. gereksiz. biz yürütüyozz yea demeyin çarparım. yürümeyecek o. insan sevgilisi yanında olsun istiyor ona dokunmak istiyor her an. 
bir de şey var tanışılan yer yanlış olabiliyor. ortam müsait olmuyor. sonra da o kişi uçup gidiyooor.
yani bu 3ünün bir arada olması cidden imkansız gibi. çok uzun süreler beraber olanlar var ama onların da bu 3lüyü oluşturduklarını sanmıyorum gözlemlerim neticesinde. yani mükemmel uyum yalan. mükemmel ilişki yalan. mükemmellik başlı başına yalan.

ben prensip olarak uyumuyorum


hayatım uyumayarak ve kendime özgüven pompalamaya çalışarak geçti. 
ortaokulda çok siliktim. daha doğrusu gene okulun en popüler kızıydım ama kendime hiç güvenmezdim. bizde popülerlik zekayla olurdu zaten. ne kadar zekiysen o kadar popülerdin. ama ben bildiğin siliktim. 
liseye başladığımda aşık olduğum çocuk yüzünden popüler oldum. herkes tanıyordu beni. çünkü ben ona olan aşkımı dile getirmiştim. ondan sonra zaten okulun en büyüğü olduk iyice popülerdik herkes gelir bizle konuşurdu. lisede bi ara feci bi kilo verip taş olmuştum. şu anki vücudumun kilo alsam değişmemesinin sebebi o dönem yaptığım spordur. zaten üniversiteye kadar hep deli gibi spor yapan bi tiptim. o zamanlar biraz daha özgüvenliydim. gene sevgilim yoktu ama kendime güveniyordum.
üniversiteye geçtim. sevgililer gelmeye başladı. 2 sene oldu başlayalı ama 3 bana göre uzun ilişki yaşadım. 7-2.5-4 ay olmak üzere. hayatım değişmeye başladı. giyim tarzım değişti birazcık. kendime daha bi güvendim. bana liseliliği hatırlatan uzun saçlarımı kısacık yaptım. daha güzel oldu daha da güven geldi ondan sonra ne zaman biri çirkinsin dese gülüp geçtim. rahat bir şekilde güzelim olum ben diyebildim. kendime güvenmek de bana çok başarı getirdi. e bu da büyük bi ego oluşturdu. bazen götüm kalkıyorsa bundandır. biri sana şu yakışmış dediğinde biliyorum diyorsam bundandır hep. egodan

adını unutmaya devam ediyorum umrumdaolmayaneskisevgili

kafeiniydin kahvenin, geç saat dostuydun bu şehrin

ne sen uyurdun ne ben. sabaha karşı gelen bi telefon bitmek tükenmek bilmeyen bi muhabbet. neyden bahsettiğimizi bile hatırlamıyorum. sonrasında daldığım uykunun rüyalarında kaldı cümlelerin. yarı uykulu gözlerle dinledim hayatını senin ağzından istanbul’da güneş doğarken karşıdan.

bu acil servislerde, adını unutmaya devam ediyorum. 

psikolojik olarak sorunlu olduğunu ve olduğumu zaten biliyordum ben hatırlatmana hiç gerek yoktu. elimde telefon yere düşerken sen ilk ciddi gitmelerinden birini yaşatıyordun bana. ben kriz anlarımda haplara sığınırken senin hiçbi şey umrunda değildi biliyorum.

bu puslu sabahlarda, adını unutmaya devam ediyorum.

yağmurlu bi kadıköy sabahında. deri ceketime sığınmış haldeyken yanımda başka bi adam vardı ve ben seni düşlerken. sen bana benzemişsin demiştin ya işte şimdi daha iyi anlıyorum. evet sana benzemiştim senin benim yanımdayken başka kadını düşlediğin gibi ben de seni düşlemiştim o sabah rıhtımda.

her şey gibi kahve de eskiden güzeldi


kettleların yaygın olmadığı dönemler. yöel(öyle) her evde kettle yok. bizde var bir tane almanya’dan gelmiş ama kullanmıyoruz nedense. harbiden neden kullanmıyorduk anne biz onu?
neyse kettle olmasa da evde bol bol kahve kavanozu vardı. amcamlar getirirdi gelirken. almanya’dan kahve getirmek meşhurdu o zamanlar. bi kahve bi de çikolata zaten. annemle su kaynatırdık çaydanlıkta. su kaynayana kadar bi muhabbet sonra kaynayan suyu iki kaşık kahve biraz süt en olmadı 1 kaşık süt tozu koyduğumuz kupalara boşaltırdık. güzelce karıştırır öyle içerdik. ya şimdi kettle ile su ısıtmak 2 dakika nescafe 3in1 i açmak 10 saniye ve 2.5 dakikada kahven hazır. eskiden öyle değildi. ne kadar kahve atsak diye düşünürdük. yok bu fazla gelir derdik. sütü şekeri ayarlardık. uzun uzadıya hazırlardık kahvemizi. ama şimdi 2.5 dakika. 2.5 dakika ne lan. belki o kadar bile değil. 
farkettiniz mi günümüz ilişkilerine benziyor kahvenin evrimi de.

bir şarkı: 6dakika 24 saniyenizi alacağım



6dakika 24 saniyenizi alabilir miyim bayım?
size bir hikaye anlatmam gerek
uzun yıllar önce diye başlamak isterdim ama kısa zaman önceydi sadece bana uzun gelen yaklaşık 20 sene önce başlamış bi hikaye benimki
bir 10 mayıs akşamüstüsü. annem öyle dedi bilmiyorum. annemi baya bi rahatsız etmişim o gün. bir pazar günü. anneler günü. hastane hastane gezmiş sırf beni doğurabilmek için. bayım ben daha doğarken zorluklar çekmişim. yani hayatın benim için zor olacağı baştan belliymiş.
anneme vermişler beni. babam gelmiş sonra. giremezsin demişler. ziyaret saati değil. bir babaya çocuğunu nasıl göstermezsin. nasıl bir mantık bu? yumruk atmış babam güvenlik görevlisine. öyle girmiş içeri. benim için bir şeyler yapan tek adam oydu sanırım.
büyürken çok uğraştırmışım milleti. şımarık bi çocuktum ben bayım o yüzdendir bu her istediğimi elde etme merakı, uğraşı.
çocukluğuma dair en net hatırladığım şey babamın bana boyumdan daha büyük olan maymun getirmesi ve yanında çikolata, sonra orospu çocuğu bir misafir çocuğunun mısır patlatan arabamı çalması bir de walkmanlerimdir. sürekli bozardım walkmanimi yenisi gelirdi. 
bayım benim çocukluğum güzeldi. kırmızı rugan ayakkabılarım vardı güzel elbiselerim saçlarım kısaydı hep ondandır uzun saça merakım. baktım ki uğraşılacak gibi değil kestim gene bilirsin zor geliyor uzun saç bana.
6dakikadan fazla oldu bayım farkındayım başa sar şarkıyı ve dinle sadece ben de gidip kahve yapayım.

bir deli not yazmış kırk akıllı okuyamamış


Sigarasızlık beni öldürmüyor ama öldürecekmiş gibi hissediyorum. Sinirliyim canım sıkkın en kötüsü de ayığım. Hergün kanında mutlaka alkol bulunan biri için en kötüsü de bu. Kola da içmiyorum ki ondaki alkolden yararlanayım. Tamam komik değildi.
Hayata karşı sert bi duruş sergilemek zorunda olmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musunuz? Hakkınızda konuşulan onca şeye kulak tıkamanın? Size yapılan onca işkenceye gülüp geçmenin? Hayatımın her gününü son günümmüş gibi yaşamıyorum ama öyle yaşıyormuş gibi davranmak zorunda olduğum bi hayatta ben nasıl yaşadığımı anlayamaz oldum artık. Sürekli umrumda değil lafını kullanmak artık sıkıcı gelmeye başladı. Dışı seni içi beni yakar durumu bi hayatım var. Dışarıdan baktığınızda bu kız mükemmel yaşıyor lan dediğiniz benimse siktirip gitmek istediğim bi hayat. Kafa yicek duruma gelmenin acısı çıkıyor normal günlerde. O delirmenin etkileri hayatımı sikiyor birkaç hafta.
Doğru kadın değilim kimsenin hayatının aşkı değilim kimse adıma şarkılar yapmıyor kimse benim için yazmıyor ben tekim. Kendimle başbaşayım. Kendim için şarkılar yapıyorum ve kendime yazıyorum. Hayatımın aşkı yine benim. Bu hayatın doğru kadını benim. Benim hayatıma başkası asla olmazdı. En doğru kişi benim. Ve lanet hıçkırığımla uğraşıyorum.
Her şeyden ne zman bu kadar nefret etmeye başladım inan hatırlamıyorum. Ne zaman bu kadar umursamaz oldum? Ne zaman bu hale geldim? Saçlarımdan ne zaman nefret ettim? Kendimi ne zaman kaybettim?  Çoğunuzun kuul olmak için içtiği ilaçlardan nefret ediyorum amk ben. Beynimi uyuşturuyor sanki onlar. Daha çok deliriyorum daha çok nefret ediyorum her şeyden. Bu kafayı seviyorum ben. Yarı deli yarı normal hiçbir şey umrunda değilmiş gibi.
Yeni bir gün doğarken ben gene düşünce kusmuğumda boğulurken gene nefret ediyorum birilerinden. Gene acıyorum kendime gene batıyorum gittikçe. Bu aralar depresif evremdeyim anlaşılanç battıkça batıyorum. Sonunu göremiyorum. Sonsuz gibi onsuz bi boşluk tam anlamıyla sonsuz gibi. Elimi tutun isterken elimi her defasında neden saklıyorum inanın bilmiyorum. Büyük çelişkilerim var sadece kendi kafamda olduramadığım şeyler. Öldüremediklerimden daha güçlü.
Hayatın güzel bi yemek olmasını isterdim. Her gün iştahla yiyebileceğim. Sıkılsam bile bırakmayacağım beni mutlu edebilen. Ama bunun hangi yemek olduğuna bile karar veremedim şu an.
Hayatım şampanya şişesindeki viski gibi. Ne demek bu şimdi onu bile bilmiyorum. Saat sabahın 5buçuğu ve ben deli gibi saçmalıyorum. En doğru cümlem buydu sanırım. Saçmalıyorum ben sadece ayrıca şampanya şişesindeki viskiyi buldum. Şampanya tek başına değil kutlama anında içilirken viski tek başına içilir. Buradan kalabalıklar içinde yalnızım klişesine gelebilirim sanırım ve geldim evet. Uyusam iyi olacak.

bir delinin notları vol 3287658756


Şu an elimde bi sigara olmasını yeğlerdim ama maalesef yok. Senin gittiğini ilk fark ettiğimde başlamıştım sigaraya. Gitmezsin gibi geliyordu önceleri ama baktım ve sen gittin. Ben bi sigara yaktım o gece. Senin kokunu hissetmeye çalıştım. Sonra sen her gittiğinde ben bi sigara yaktım. Senin meşhur lafın gibi. Siktiğimin lafını şu an hatırlamıyorum ama gitmek ve sigaralar üzerine bi lafın vardı. Her şey üzerine olduğu gibi. Hayatımın bundan sonrasına yer eden sarsıcı cümlelerin. Ordan buradan alıntı entel saçması cümleler. Senin o bohem yanından gelen cümleler. Aslında çok düzgün bi adam olabilirdin kendine bi şans verseydin eğer ve biz çok farklı olabilirdik bana bi şans verseydin eğer. Belki de ben seni fazla büyüttüm ha ne dersin? Bence bu daha mantıklı. Aslında boka batmış birinden fazlası değildin. Battığının farkındaydın ve bu hoşuna gidiyordu. Çünkü bu seni acınası yapıyordu. Kendine acımayı seversin sen. Ve böylece insanlar senden hep uzak kalır di mi? Korkağın tekisin aslında. Sürekli bahsettiğin ve gelmesini beklediğin ölümden dahi korkuyorsun. Sen neden ona gitmiyorsun? Ne amacın var yaşamakla ilgili? Bu dünyaya ne katıyorsun ki?
Lanet sigaramın olmaması kadar kötü bir şey yok sabahın şu saatinde.
Ne diyorduk gidiyorsun sen evet. Her seferinde yorulmadan sıkılmadan gelip gitmek nasıl bi duygu çok merak ediyorum. O her deliğe girmek için can atan sikinizden gelme bi özellik mi bu? Gidip gelmek? Kadını siktiğin gibi hayatını sikmek de mi orgazma ulaştırıyor senin gibileri?
Senin gibiler de artık benim gibi değil mi? Elimizde kelimeler var sadece. İyi laf yapan ağızlarımız. Bitmek bilmeyen alkol ve sigaralarımız… ben kimseye bağlanamam mavralarımız ve korkaklığımızdan gelen kaçışlarımız. Arayış içinde miyiz gerçekten? Doğru insanı mı arıyoruz? Doğru zamanı mı bekliyoruz? Sanmıyorum. O bir kere olur. Nasıl senin hayatının aşkı ilham perin başka bi kadındıysa benim de hayatımın aşkı sendin. O sana sustu sen bana kin kustun.
İkinci el kitap sevgimiz, aşık olduğumuz fotoğraf makinemiz, plak hayranlığımız, 80ler fanlığımız, film arşivlerimiz… ne kadar da cool değil mi? Ne kadar da farklıyız diğerlerinden? Oysa berbat olan biziz. Aynı olan ya da sıradan kalan da biziz.
 Oysa ki biz hayatını bi adam/kadın için mahvetmiş sanan insanlarız. Bizim hayatımız mahvoldu artık düzelmez ve bu yüzden önümüze gelen herkesle yatmalıyız ya da herkesi üzmeliyiz. Biz acı çektiysek onlar da çekmeli. Biz acıyla büyüdüysek onlar da acıyla büyümeli. Geçer nasılsa değil mi? Her genç insanın başına gelir.
20yaşındayım yahu ben siktiğimin 20sindeyim daha. Neden 30 yaşında biri gibi davranmak zorundayım? Benim hala liseli aşkı yaşamam gerekmiyor mu? Benim trip atmam gereken bi sevgilim yok mu? Ve ben neden 30yaşında her şeyi boşvermiş biri gibi yaşamak zorundayım. Neden diğer türlüsünü beceremiyorum? Neden sabahın bi vakti bi bardan çıkmış halde senle elele yürürken durup bi köşede öpüşmek bana mükemmel geliyor? Neden sağa sola sallanırken tam düşermiş gibi olduğumda senin beni kolumdan tutup düzeltmen ve bunu yılmadan her seferinde yapman bana hayatı hissettiriyor? Ve ben neden gözlerimi her kapadığımda bana en son iyi davrandığın o anı, hani ben işyerinden çıkarken bana “akşam ne yapıyoruz” diye sorduğun -hani diğer normal çiftlerin yaptığı gibi- görmek zorundayım?
Sıfır bi hayatın ikinci el insanı gibi hissediyorum kendimi. Hani güzel geçen bi gecenin sabahında şişenin dibinde kalmış şarap gibi ya da tam öpüşmeye başlandığında küllükte unutulmuş ve kendi kendine yanıp kül olmuş sigara gibi. Daha bunun gibi tonla benzetme yapabilirim ama işte garip hissediyorum kendimi. Bunda karnımın da acıkmasının bi etkisi olabilir tabi. Saat 6şu an. Beni hep bu saatlerde arardın di mi sen? 1 saat boyunca hiç susmadan anlatırdın bense yarı uykulu halde seni dinlerdim ve her seferinde telefonu hayır uyumuyordum diye açardım. Oysa o kadar çok uykum olurdu ki o an ama aslında senin sesin benim için en büyük ninniydi değil miydi zaten?. Beni defalarca “uyuman için aradım” bahanesiyle aramadın mı?
Sanırım buna bi son vermem gerek. Sen gittin bunu kabullenmeliyim başka biriyle berabersin belki de onu seviyorsun buna da alışmam lazım. Büyümem gerek benim. Koca bi çocuk gibi davranmaktan vazgeçip gerçekten büyümem gerek. Belki de dediğin gibi hastalıklı biriyimdir. Saplantılarım vardır. Takıntılıyımdır. Bu kelimeleri hayatım boyunca unutmayacağımı da biliyorsundur umarım. Ve bir gün hepsini tek tek… neyse uyumalıyım artık ben uyurken ve şarkı biterken;
Wish you were here

duman konseri varmış sonra taksime yol almış


üniversite şenlikleri başlamış art arda gelen haftalar boyunca bi o okulda bi bu okulda deli gibi eğleniyorduk. sarhoş olmadan sadece şarkıların etkisiyle kendimizden geçiyorduk. 
ytü’de son konserdi. canım hiç çıkmak istemiyordu ama duman ve malt çıkacaktı. malta gitmek istedim eğlenir gelirim diye düşündüm. sevgilimle de kavgalıydım. annem neden çıkmıyorsun diye sorup dururken hadi gidelim dedik arkadaşlarla. malt a yetişemedik tabi yemektir giyinmedir derken vakit kalmadı. ne giymiştim tam hatırlamıyorum ama sanırım buz mavisi dar bi kot üzerine kırık beyaz bi bluz giyip içine de siyah sütyen takmıştım. saçlarımı iki yandan ince bi şekilde örüp biraz hippi görüntüsü vermeye çalıştım. kolyem fularım ve yüzüklerim her zamanki yerndeydiler. zaten bize 5 dakka mesafede olan ytü’ye geçip konser için bekledik. konser müthiş bi şekilde başlayıp muhteşem bi şekilde biterken -bitmek üzereyken- mesaj attı. taksim’e gelmemi istedi. gittim. üstelik üzerimde sadece 5lira var idi ve hiçbi yerde bankamatik yoktu. arkadaşımdan bi 5 lira daha alıp otobüs bulamazsam taksiye binerim düşüncesiyle çıktım yola. allahtan sarı dolmuş buldum da pek sorun olmadı.
taksim’e girdiğimde saat 1civarı idi. ilk defa o saatte tek başıma taksimdeydim. laf atanlar saçmalayanlar içenler cidden korkutucuydu. hiç bu kadar farketmemiştim bugüne kadar. tek başınayken cidden daha dikkatle bakılıyormuş.
galatasaray lisesinin önünde buluşacaktık. gittim bekledim. aksi gibi taksi bulamadı. yürümek zorunda kaldı karaköyden. ben de tünele doğru yürümeye başladım. konsolosluğun önüne geldiğimde o da gözüktü ilerden. soğukluk bekliyorum tabi her zamanki gibi. ama gelir gelmez elimi tutup öptü ve elimi bırakmadan yürümeye devam ettik. uzun bi yolumuz vardı baraka’ya kadar. yürürken hayatındaki yenilikleri anlattı büyük bi mutlulukla. onun bu heyecanlı halini seviyordum. heyecanlı heyecanlı bi şeyler anlatmasını arada dilinin tutulmasını seviyordum. o anlattı ben dinledim o anlattı ben dinledim sonra bi cümle etti şaşırdım
-bundan sonra xxxxxxxxler hakkında konuşurken dikkat et
bu cümleyi bana etmesi beni şaşırttı. sanki ortak bi hayatımız olacakmış gibi konuştu.
ama o zamanda olmadığı gibi hiçbi zaman ortak bi hayatımız olmadı ve olmayacaktı da.
devamını yazmak istemedim. içimden gelmedi nedense. içimde bi şeyler çok kırılmış belli ki. küstürmüş beni.
hayatımın 2 senesini çalan adam benim deli gibi aşık olduğum adam hakkında yazamıyorum artık. son olaylar beni fazla kırdı. hani şu anki halim kırılmış bardak ve onu yapıştırıp eski haline getirme öyküsü gibi. canım acımıyor ama eskisi kadar. daha kolay atlatıyorum bu sefer. “deli, dengesiz, saplantılı, hasta, takıntılı” hallerimden kurtuluyorumdur belki de belli mi olur. ama sızlıyor bi yerde bi şeyler. kan sızdırıyor yaram. her gece oynuyorum kabuğuyla. istinasız her gece. ve bu yüzden iyileşmesi zorlaşıyor. bıraksam eski haline dönecek. ama hala kan sızdırıyor. ılık ılık hissediyor gibiyim. kalbim düzensiz atıyor bikaç gündür. ama şu an en büyük sorunum bozulan kulaklığımda şu şarkıyı yarım yamalak dinlemek.
sabah olmuş gün doğmuş
her yerimde karlar
doymadım dönülmüş deliye
helal olsun aşk olsun
gözlerimde yaş var
durmadım dönülmez geriye

eski sevgilinin hem eski hem yeni sevgilisi


merhaba xxxxx,
sinem dememi yadırgama doğru olmasa da seninle ilgili bir sürü şey biliyorum.
şimdi sen bir sürü şeyi bana fatura ediyorsun ama fatihi getir karşıma onun yüzüne daha önce söylediğim gibi senin yanında da söylerim…fatih acıların adamı rölünü sever, senin arkandan senin deli dengesiz saplantılı olduğunu söyler, ama tabi seni arar o öyle…seni tercih ettiği falan yok ben onu çok önce terk ettiğim için seni aradı, aklı sıra beni kıskandırmaya çalıştı, ve tek bir sorumla yüzyüze gelmeden tekrar başlama umudu bile vermeden senden vazgeçti…biliyorum bana kızıyorsun ama ben seni öğrendiğimden beri sadece fatihe daha çok kızıyorum ki onun seni tüm acayip anlatımlarına rağmen…bu mesajı çekiyorum çünkü sen bir kadınsın ve hiç kimsenin bir erkeğin hele fatihin seni bu kadar alçaltmasına artık izin verme..senin o fatih beyi kimse sallamaz, herkes yalan söylediğini bilir, o kadar umursamazlarki ayağının çatladığını o bile farkedemez, ben olmasam abisi de dahil hastaneye götüren çıkmazdı…seni rahatlatacaksa birgün fatih, sen ben beraber buluşalım, yanında bunları söylerim görürsün, ben istediğin zaman ayarlarım…lütfen artık kendini toparla ve bir bak olan bitene..kimbilir belki de fatih haklıdır, sen bencil saplantılı dengesiz kompleksli hasta bir tipsindir, eh ne yapalım ben uyardım daha fazla dayanamadım..dün fatihe nasıl yeter artık kendine de etrafına da yalan söyleme dediğim gibi..

böyle bi mesaj attı hatun bana. bi kere hatun ergen zaten ve bu hatun 30unda falan büyük ihtimal. tumblrdan da saldırmıştı bana. 
durdum düşündüm. lan madem bu kadar kötü bu herif sen neden hala birliktesin? sen neden kahrını çekiyorsun? neden yanındasın hala?
orayı geçtim lan mal benim adımı bilmeyen mi var? sözlükte yazılarımda dahi kullanıyorum ki sen de okuyorsun bu mesajdan anladığım bu.
ayrıca biz yüzyüze geldik gerizekalı. 2 gece beraber gayet mutlu bi şekilde geçirdik gel tumblrı oku lan. ha belki haklısındır kıskandırmak falandır olabilir ama bu çocuk seni kıskandırmaya çalışsa bana bu ilişki ikimizin arasında demez lan!! 
benim hakkımda dediklerine gelince umrumda değiller ben de onun hakkında iktidarsız diyorum ne var?
sonuç olarak ben bu mesajı fatih beye attım ve “al bu mesajı nerene sokuyorsan sok ikinizde beni rahat bırakın” dedim.

bir kadın vardı aşkı falan fısıldamadı


bir kadın vardı çok üzdüğün hani. tanıştığınızda 18yaşının ortalarındaydı. sen onu tamamen bırakıp gittiğinde 20yaşının başlarında. 
çok masum ve mutluyken sen onu aldın kötülerin dünyasına bıraktın hani. elini tutar gibi yaptın korur gibi oldun ama aslında sen onu hep kandırdın. hayat denen azılı düşmanla onu yapayalnız bıraktın. korktu ağladı saklandı en sonunda gücünün farkına varıp sildi attı her şeyi. savaştı düşmanıyla. acımadı kimseye. hayatına giren kimse önemli olmadı onun için. üzdü mü birilerini umursamadı. birilerini mutlu etmek içinse hiç uğraşmadı.
sen onu bırakıp gittiğinde o bakmaya korktuğu aynanın içinde kaybetti yüzünü. şimdi baksa da bir şey göremez oldu. geçmişiyle geleceği o kadar çok karıştı ki birbirine o aynada hiçbi şey göremez oldu. aslında her aynaya baktığında gördüğü sendi. sen ona o kadar işlemiştin işte. kendisinden çıkıp sen olmuştu. 
küçük bi kız çocuğuydu o hatırlar mısın? tüm kötülüklerden acılardan umutsuzluktan habersiz. şimdi nasıl biliyor musun? 30yaşında bir kadının tecrübesine en az 25yaşında bir kadının görüntüsüne sahip. kimse inanmıyor biliyor musun 20olduğuna. yalan olduğunu düşünüyorlar. şaşırıyolar. ya yaşadıkların ya da yaşın yalan diyorlar. oysa hepsi doğru en iyi sen bilirsin. sana bunu her anlattığında iyi işte sevin büyümek istiyordun dersin. o da sana ben böyle büyümek istemedim ki der.
sen en büyük kararsızlıklarınla savaşırken o kadına benden vazgeç beni hayata bağlayan bir şey olsun istemiyorum izin ver öleyim derken o kadının ne kadar korktuğunu seni nasıl daha da çok sevdiğini hiç anlamadın. sen inanmıyorsun belki ama o kadın sonsuza dek seni sevecek. belki sana bir daha asla yaklaşmayacak ama sonsuza dek sen onun kalbinin en güzel yerinde olacaksın.

hani normal insanlar sevgililerini özler


eski sevgilinizi ya da sevgilinizi özlüyorsunuz ya hani
heh işte ben özlemiyorum hep yanımdalar zaten
ben bildiğin deli gibi pervasızca hiçbi şey düşünmeden sevişmeyi özlüyorum. özledim. sabah olunca üzerimde üşüyüp giydiğim hiç bilmediğim bi tshirt olsun istiyorum ve öğlene kadar uyuyup kahvaltısız bi şekilde evden çıkıp görüşürüz öpücüğünden sonra yatağıma girip deli gibi uyumaya devam etmek istiyorum. sonrasında sıcak bi duş istiyorum. 
bu size çok mantıksız gelebilir ama olmuyor abi sevgiliyle olmuyor beceremiyorum. sevgilimle sevişemiyorum lan. duygusal sevişme mi olur amk. seks duygusuz olur. o an sadece ne kadar zevk alacağını düşünmen gerekir. dokunuşlar aşkla mı değil mi diye düşünürsen olmaz dokunuşlar zaten büyük bi incelikle olur. senin ruhunu okşaar. okşamazsa o adam sevişmeyi bilmiyor demektir zaten.
2.5 ay cidden uzun süreymiş lan. dururum diyodum ama zormuş.

özür dilerim sevgilim ben o olamadım


taksim dönüşü gelen bi telefon. seni bi daha aramıcam diyen adamdan. 
-napıyosun
+taksimdeyim yurda dönüyorum sen napıyosun
-2saat sonra taksimde olcam ben de. 
o arada bi sürü şey dedi anlamadım hiçbirini sonra da görüşürüz dedi kapadı.
sonra aynı anda atılan mesajlar.
-hayatımın en sevdiğim yanı kulları ben koyarım. patronla kavga ederim bugünkü gibi. kimi zaman vazgeçerim
+cidden yoruyorsun beni bazen hayatımı tuvalete çevirdin resmen. istediğin zaman gelip istediğin zaman çıkıyorsun. ben deli gibi kal isterken gidiyorsun. yeter artık giderse gitsin dediğim de geliyorsun. allak bullak oldum sayende
+anı yaşıcaksak kural olmaz
-sen anı mı yasatıyorsun yoksun ki
+ben mi yokum olmayan sensin. adını bile koyamadığımız bu ilişkide olmayan sensin
-bana yoksun diyordun sen nerdesin
+ben hep senin yanındaydım. benden ne bekliyorsun bilmiyorum. ne yapmamı istiyorsun bilmiyorum ama ben hiç değişmedim
-3 tane sayayım mı hemen
+say
-arkadaşlarımlayım
kuafördeyim
yurda gidiyorum
3 farklı gün
ekemem
kan göremem
yurda giriş saatim var
+bugün benle mi buluşmak istiyorsun bu mu yani? ayrıca yurtta kaldığımı saat sorunum olduğunun biliyorsun. sen 3 tane sayarken ben sana tonla sayarım tonla
- ben taksime gidiyorum
+taksime gidiyorum dedin gel demedin
- 29-1 yoktun. 29+1 yoksan 30da görüşürüz
+29-1de yanındaydım ben senin. geçen sene senleydim. bu sene de senle olmak istedim  sen çektin gittin. ben artık napacağımı bilmiyorum ya.
-ben çekip gitmedim dün gece evde dizi izledim. geçen sene ben sana hatırlattım sen zirvedeydin
+dün gece ben senle olmak istedim ve doğum gününü kutladığımda çekip gittin ve geçen sene de o gecenin sabahında beni evden kovdun
hem sen benim hangi doğum günümde yanımdaydın? 6ay sana bi sürü mesaj çektim. aramadın. beni eski sevgilinin adıyla uyandırdın bişey demedim. senin gerizekalı sevgilinin aşağılamalarını çektim bişey demedim
-ben seni aradım. geçmişime sahip çıktım. geçen sene aradım. kimdi o?
+yanımda diildin
-askerdeydim
onun yerine seni aradığım insan mı?
+beni neden aradın sen?
sırf sana hayır diyemiyorum diye.
onun yerine beni tercih ettiğinden değil.
o kadının bana neler dediğini biliyor musun?
nerden bilcen?
neyse ya.
mesela tezgah’a neden gitmiyoruz artık biz
o hatunu görme diye.
bana gelip de geçmişime sahip çıktım deme.
fatih beysin di mi artık sen. 2gün sonra bana sen bana göre değilsin benim statüm artık farklı diceksin. yine gideceksin.
- GELDİĞİMDE
geldiğimde,
notun duruyordu masanın
üzerinde
sekizde yatmıştın
saatime baktım sekizi beş 
geçiyor
o gün anladım bu ilişkinin
yazgısını
takvim tutmazlığı
aramızda düşman gibi duran
zamanı
o gün anladım
senin bana erken 
benim sana geç kaldığımı
(murathan mungan)
tezgah’a neden mi gitmiyoruz?
ben ayağımı orda çatlatırken kimse bana sahip çıkmadı diye. kimse dur demedi diye ve bana kimse yeter iç demedi diye.
+kendin gittin ama geçen.
- ama ben her taksime çıktığımda selam diyorum o mekana
ya mesele o diil. sen beni çok berbat hallerde bıraktın. kadının birinin bana orospu demediği kaldı.
ama ben hep seni sevdim vazgeçmedim
+biliyorum bunu
inkar etmedim ki
sebebini aradım ama inkar etmedim.
+o zaman bana yüklenme artık. yanımda yoksun deme nolur. normal bi ilişkimiz olsa. sevgili de olalım demiyorum ama birşeyler normal olsun artık
- bir ben normal değilim
iki ben sarılmak istedim çoğu zaman
üç hayaletlikten sıkıldım la
+ben de normal değilim artık ama hala aynı yerdeyim.
-dünyama hoşgeldin
neyse yine sebepsiz kavgalar
yine tek başına sarhoşluk
yine ders çalışmak yerine taksimde olmak
yine kafana sıçan ben
sinem sen yurda ben de daha da güzel kafaya yol alıyoruz.
+ kavga edelim ya edelim nolcak ama gitme artık
güçlü olamadığım için üzgünüm
-yeni türkü-sezenler olmuş
kızgınlıkla değil samimiyetle bi süre her şeyden yok olmak istiyorum.
deniyorum olmuyor işte üzgünüm
+ sen bilirsin alıştım ben eskisi kadar acıtmıyor gelir gene diye kandırıyorum kendimi
denemiyorsun sen
denemek böyle olmaz hiç denemedin ben kendimi kandırdım belki seversin diye
-kendimce denedim la
+iyi madem sevmiyorsun olmuyor git o zaman sonsuza dek git en azından eskiden biri vardı canımı yaksa da mutluydum derim canım yanmasın artık.
-cidden gitmemse dileğin 
giderim
cevap ver yeter
+gitmeni istemiyorum ben ama her seferinde gidiyorsun.
-yanımda olmanı istiyorum ben. ama bi bok oluyor. sinirleniyorum. gidiyorum.
bak sana şunu açık söyleyeyim. sen beden değilsin. öyle olsa kolay olurdu her şey. ondan seni kullanıyor lafına kanma. ama dalgalı bi adamım. ondan mutlu olacağın birini bulunca ona koş gücenmem.
+ öyle bir şey düşünmedim hiç. ama her kızdığında gidecek misin
-ihtiyacım oluyor
sarılmaya uyumaya
ağlamaya
ama olmuyorsun
daha ne diyeyim ki
hayvan gibi yorgun alkollü ve daha da sarhoş olmaya gidiyorum.
ama sen orada olmuyorsun 
daha ne diyeyim
+nolur gündüz arasan biliyorsun durumumu. ben de senle olmak istiyorum senleyken dünyayı unutuyorum. hayatımda ilk defa biri bana aşık oldu onu bile bıraktım ama sen hep canımı yakıyorsun kendi dediğin olsun istiyorsun
-ben kendi dediğime sahip olamayıp seni arıyorum
+bak ben senin benle sevgili olamyıp bana bahaneler üretip gidip de başkasıyla sevgili olduğunda sildim her şeyi. 10ay yıkamadığım tshirtü yaktım ama ben de insanım gel dediğinde gelemem. beni 10da diil de 5te arasan bu gece yanında olurdum.
+bak bugün ölümden döndüm yarın sınavım olmasına rağmen taksime gidip içtim ben artık saçma şeyler istemiyorum her kafan attığında gidiyorum deme bağır çağır kavga edelim ama gitme
-tamam gel
taksimdeyim :)
+yurttayım ben. anlamıyorsun di mi?
- :) çağır geleyim dedin. üstü oku.
+bağır çağır dedim o çağırmak o çağırmak diil
- hadi ders çalış gelemiyorsun bari kendine yara
-sana çok kızgınım
+ niyee gene noldu?
-daha çok gün var. ben de sensiz geçen 10ay için kızgınım. bu süreçte gidip biriyle sevgili olabildiğin için kızgınım. bana onca bahane sıralarken.
beni ara diyip sonra da beni mal gibi ortada bıraktığın için kızgınım.
-duman-rüyanda görsen inanma
… 
telefonla aradı bişey dicekti demedi kapattı.
+ne dicektin?
-sakın bana ümit verme seveceksen başkasını.
ama şaak yine yol göründü gurbete
+ sana ümit verip başkasını sevmek mi
manyak mısın lan
1.5 sene oldu 1.5 
hala burdayım ben.
-daha rekoruma çok var. 4sene.
+inanmıyorsun di mi seni hep sevebileceğime
-evet inanmıyorum
+sen 4 sene sevmişsindir ama karşındaki senin bana yaptıklarını sana yapmamıştır.
inanma o zaman. ben de gideceğini biliyorum mesela. biz de böyle yaşarız ne var
-kes
şu an senle sarılıp uyumayı tercih ederken alkolik olmayı tercih ediyorum.
+mutlu ol
nasıl istiyorsan o şekilde. benle ya da bensiz ben yaptığım şeyler için özür diledim umrunda olmasa da diledim. ama beni biliyorsun sevgimi biliyorsun bu kadar yüklenme bana
-son sözüm
hayat artık sırtımda altında eziliyorum evet sana izin vermiyorum
ama cem karaca demiş
bugün sen çok gençsin yavrum
+biliyorum ama kahretsin seviyorum be işte
-sinem susuyorum
ama susmadan şunu söyleyeyim
git mutlu ol
hep bunu söyledim
+daha bikaç saat önce ne konuştuk biz ya
-bende mutluluk yok
+ sana gitme dedim lan 
gitme dedim
sana 1 sene önce biz mutlu olmasak da olur dedim
dedim bunu
-uyu lütfen 
uyandığında her şey çok geride kalsın
çok uzun bi gece. tonla yapılan telefon görüşmeleri artı bu mesajlar vardı. zor bi geceydi. saçmasapan şeyler yapılmak üzereydi. ve ben cidden çok korkmuştum. ama sevgi değişik bir şey. çok hem de. şimdi gene başa döndük. bu adam sadece sarhoşken böyle.