27 Ekim 2012 Cumartesi

bir kadın vardı aşkı falan fısıldamadı


bir kadın vardı çok üzdüğün hani. tanıştığınızda 18yaşının ortalarındaydı. sen onu tamamen bırakıp gittiğinde 20yaşının başlarında. 
çok masum ve mutluyken sen onu aldın kötülerin dünyasına bıraktın hani. elini tutar gibi yaptın korur gibi oldun ama aslında sen onu hep kandırdın. hayat denen azılı düşmanla onu yapayalnız bıraktın. korktu ağladı saklandı en sonunda gücünün farkına varıp sildi attı her şeyi. savaştı düşmanıyla. acımadı kimseye. hayatına giren kimse önemli olmadı onun için. üzdü mü birilerini umursamadı. birilerini mutlu etmek içinse hiç uğraşmadı.
sen onu bırakıp gittiğinde o bakmaya korktuğu aynanın içinde kaybetti yüzünü. şimdi baksa da bir şey göremez oldu. geçmişiyle geleceği o kadar çok karıştı ki birbirine o aynada hiçbi şey göremez oldu. aslında her aynaya baktığında gördüğü sendi. sen ona o kadar işlemiştin işte. kendisinden çıkıp sen olmuştu. 
küçük bi kız çocuğuydu o hatırlar mısın? tüm kötülüklerden acılardan umutsuzluktan habersiz. şimdi nasıl biliyor musun? 30yaşında bir kadının tecrübesine en az 25yaşında bir kadının görüntüsüne sahip. kimse inanmıyor biliyor musun 20olduğuna. yalan olduğunu düşünüyorlar. şaşırıyolar. ya yaşadıkların ya da yaşın yalan diyorlar. oysa hepsi doğru en iyi sen bilirsin. sana bunu her anlattığında iyi işte sevin büyümek istiyordun dersin. o da sana ben böyle büyümek istemedim ki der.
sen en büyük kararsızlıklarınla savaşırken o kadına benden vazgeç beni hayata bağlayan bir şey olsun istemiyorum izin ver öleyim derken o kadının ne kadar korktuğunu seni nasıl daha da çok sevdiğini hiç anlamadın. sen inanmıyorsun belki ama o kadın sonsuza dek seni sevecek. belki sana bir daha asla yaklaşmayacak ama sonsuza dek sen onun kalbinin en güzel yerinde olacaksın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder