27 Ekim 2012 Cumartesi

duman konseri varmış sonra taksime yol almış


üniversite şenlikleri başlamış art arda gelen haftalar boyunca bi o okulda bi bu okulda deli gibi eğleniyorduk. sarhoş olmadan sadece şarkıların etkisiyle kendimizden geçiyorduk. 
ytü’de son konserdi. canım hiç çıkmak istemiyordu ama duman ve malt çıkacaktı. malta gitmek istedim eğlenir gelirim diye düşündüm. sevgilimle de kavgalıydım. annem neden çıkmıyorsun diye sorup dururken hadi gidelim dedik arkadaşlarla. malt a yetişemedik tabi yemektir giyinmedir derken vakit kalmadı. ne giymiştim tam hatırlamıyorum ama sanırım buz mavisi dar bi kot üzerine kırık beyaz bi bluz giyip içine de siyah sütyen takmıştım. saçlarımı iki yandan ince bi şekilde örüp biraz hippi görüntüsü vermeye çalıştım. kolyem fularım ve yüzüklerim her zamanki yerndeydiler. zaten bize 5 dakka mesafede olan ytü’ye geçip konser için bekledik. konser müthiş bi şekilde başlayıp muhteşem bi şekilde biterken -bitmek üzereyken- mesaj attı. taksim’e gelmemi istedi. gittim. üstelik üzerimde sadece 5lira var idi ve hiçbi yerde bankamatik yoktu. arkadaşımdan bi 5 lira daha alıp otobüs bulamazsam taksiye binerim düşüncesiyle çıktım yola. allahtan sarı dolmuş buldum da pek sorun olmadı.
taksim’e girdiğimde saat 1civarı idi. ilk defa o saatte tek başıma taksimdeydim. laf atanlar saçmalayanlar içenler cidden korkutucuydu. hiç bu kadar farketmemiştim bugüne kadar. tek başınayken cidden daha dikkatle bakılıyormuş.
galatasaray lisesinin önünde buluşacaktık. gittim bekledim. aksi gibi taksi bulamadı. yürümek zorunda kaldı karaköyden. ben de tünele doğru yürümeye başladım. konsolosluğun önüne geldiğimde o da gözüktü ilerden. soğukluk bekliyorum tabi her zamanki gibi. ama gelir gelmez elimi tutup öptü ve elimi bırakmadan yürümeye devam ettik. uzun bi yolumuz vardı baraka’ya kadar. yürürken hayatındaki yenilikleri anlattı büyük bi mutlulukla. onun bu heyecanlı halini seviyordum. heyecanlı heyecanlı bi şeyler anlatmasını arada dilinin tutulmasını seviyordum. o anlattı ben dinledim o anlattı ben dinledim sonra bi cümle etti şaşırdım
-bundan sonra xxxxxxxxler hakkında konuşurken dikkat et
bu cümleyi bana etmesi beni şaşırttı. sanki ortak bi hayatımız olacakmış gibi konuştu.
ama o zamanda olmadığı gibi hiçbi zaman ortak bi hayatımız olmadı ve olmayacaktı da.
devamını yazmak istemedim. içimden gelmedi nedense. içimde bi şeyler çok kırılmış belli ki. küstürmüş beni.
hayatımın 2 senesini çalan adam benim deli gibi aşık olduğum adam hakkında yazamıyorum artık. son olaylar beni fazla kırdı. hani şu anki halim kırılmış bardak ve onu yapıştırıp eski haline getirme öyküsü gibi. canım acımıyor ama eskisi kadar. daha kolay atlatıyorum bu sefer. “deli, dengesiz, saplantılı, hasta, takıntılı” hallerimden kurtuluyorumdur belki de belli mi olur. ama sızlıyor bi yerde bi şeyler. kan sızdırıyor yaram. her gece oynuyorum kabuğuyla. istinasız her gece. ve bu yüzden iyileşmesi zorlaşıyor. bıraksam eski haline dönecek. ama hala kan sızdırıyor. ılık ılık hissediyor gibiyim. kalbim düzensiz atıyor bikaç gündür. ama şu an en büyük sorunum bozulan kulaklığımda şu şarkıyı yarım yamalak dinlemek.
sabah olmuş gün doğmuş
her yerimde karlar
doymadım dönülmüş deliye
helal olsun aşk olsun
gözlerimde yaş var
durmadım dönülmez geriye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder