27 Ekim 2012 Cumartesi

bir delinin notları vol 3287658756


Şu an elimde bi sigara olmasını yeğlerdim ama maalesef yok. Senin gittiğini ilk fark ettiğimde başlamıştım sigaraya. Gitmezsin gibi geliyordu önceleri ama baktım ve sen gittin. Ben bi sigara yaktım o gece. Senin kokunu hissetmeye çalıştım. Sonra sen her gittiğinde ben bi sigara yaktım. Senin meşhur lafın gibi. Siktiğimin lafını şu an hatırlamıyorum ama gitmek ve sigaralar üzerine bi lafın vardı. Her şey üzerine olduğu gibi. Hayatımın bundan sonrasına yer eden sarsıcı cümlelerin. Ordan buradan alıntı entel saçması cümleler. Senin o bohem yanından gelen cümleler. Aslında çok düzgün bi adam olabilirdin kendine bi şans verseydin eğer ve biz çok farklı olabilirdik bana bi şans verseydin eğer. Belki de ben seni fazla büyüttüm ha ne dersin? Bence bu daha mantıklı. Aslında boka batmış birinden fazlası değildin. Battığının farkındaydın ve bu hoşuna gidiyordu. Çünkü bu seni acınası yapıyordu. Kendine acımayı seversin sen. Ve böylece insanlar senden hep uzak kalır di mi? Korkağın tekisin aslında. Sürekli bahsettiğin ve gelmesini beklediğin ölümden dahi korkuyorsun. Sen neden ona gitmiyorsun? Ne amacın var yaşamakla ilgili? Bu dünyaya ne katıyorsun ki?
Lanet sigaramın olmaması kadar kötü bir şey yok sabahın şu saatinde.
Ne diyorduk gidiyorsun sen evet. Her seferinde yorulmadan sıkılmadan gelip gitmek nasıl bi duygu çok merak ediyorum. O her deliğe girmek için can atan sikinizden gelme bi özellik mi bu? Gidip gelmek? Kadını siktiğin gibi hayatını sikmek de mi orgazma ulaştırıyor senin gibileri?
Senin gibiler de artık benim gibi değil mi? Elimizde kelimeler var sadece. İyi laf yapan ağızlarımız. Bitmek bilmeyen alkol ve sigaralarımız… ben kimseye bağlanamam mavralarımız ve korkaklığımızdan gelen kaçışlarımız. Arayış içinde miyiz gerçekten? Doğru insanı mı arıyoruz? Doğru zamanı mı bekliyoruz? Sanmıyorum. O bir kere olur. Nasıl senin hayatının aşkı ilham perin başka bi kadındıysa benim de hayatımın aşkı sendin. O sana sustu sen bana kin kustun.
İkinci el kitap sevgimiz, aşık olduğumuz fotoğraf makinemiz, plak hayranlığımız, 80ler fanlığımız, film arşivlerimiz… ne kadar da cool değil mi? Ne kadar da farklıyız diğerlerinden? Oysa berbat olan biziz. Aynı olan ya da sıradan kalan da biziz.
 Oysa ki biz hayatını bi adam/kadın için mahvetmiş sanan insanlarız. Bizim hayatımız mahvoldu artık düzelmez ve bu yüzden önümüze gelen herkesle yatmalıyız ya da herkesi üzmeliyiz. Biz acı çektiysek onlar da çekmeli. Biz acıyla büyüdüysek onlar da acıyla büyümeli. Geçer nasılsa değil mi? Her genç insanın başına gelir.
20yaşındayım yahu ben siktiğimin 20sindeyim daha. Neden 30 yaşında biri gibi davranmak zorundayım? Benim hala liseli aşkı yaşamam gerekmiyor mu? Benim trip atmam gereken bi sevgilim yok mu? Ve ben neden 30yaşında her şeyi boşvermiş biri gibi yaşamak zorundayım. Neden diğer türlüsünü beceremiyorum? Neden sabahın bi vakti bi bardan çıkmış halde senle elele yürürken durup bi köşede öpüşmek bana mükemmel geliyor? Neden sağa sola sallanırken tam düşermiş gibi olduğumda senin beni kolumdan tutup düzeltmen ve bunu yılmadan her seferinde yapman bana hayatı hissettiriyor? Ve ben neden gözlerimi her kapadığımda bana en son iyi davrandığın o anı, hani ben işyerinden çıkarken bana “akşam ne yapıyoruz” diye sorduğun -hani diğer normal çiftlerin yaptığı gibi- görmek zorundayım?
Sıfır bi hayatın ikinci el insanı gibi hissediyorum kendimi. Hani güzel geçen bi gecenin sabahında şişenin dibinde kalmış şarap gibi ya da tam öpüşmeye başlandığında küllükte unutulmuş ve kendi kendine yanıp kül olmuş sigara gibi. Daha bunun gibi tonla benzetme yapabilirim ama işte garip hissediyorum kendimi. Bunda karnımın da acıkmasının bi etkisi olabilir tabi. Saat 6şu an. Beni hep bu saatlerde arardın di mi sen? 1 saat boyunca hiç susmadan anlatırdın bense yarı uykulu halde seni dinlerdim ve her seferinde telefonu hayır uyumuyordum diye açardım. Oysa o kadar çok uykum olurdu ki o an ama aslında senin sesin benim için en büyük ninniydi değil miydi zaten?. Beni defalarca “uyuman için aradım” bahanesiyle aramadın mı?
Sanırım buna bi son vermem gerek. Sen gittin bunu kabullenmeliyim başka biriyle berabersin belki de onu seviyorsun buna da alışmam lazım. Büyümem gerek benim. Koca bi çocuk gibi davranmaktan vazgeçip gerçekten büyümem gerek. Belki de dediğin gibi hastalıklı biriyimdir. Saplantılarım vardır. Takıntılıyımdır. Bu kelimeleri hayatım boyunca unutmayacağımı da biliyorsundur umarım. Ve bir gün hepsini tek tek… neyse uyumalıyım artık ben uyurken ve şarkı biterken;
Wish you were here

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder