28 Şubat 2013 Perşembe

sevgilim beni gri bir pazar günü terket


güzel bi güne uygun her şey vardı ortamda. hafif rüzgarlı bi deniz kenarı, ufak masalar ve tabureler, masanın üzerinde 2 sıcak çay biri demli ve şekersiz diğeri tek şekerli, elimizden düşmeyen sigaralarımız ve martı sesleri… evet güzel bi güne uygun her şey vardı oturduğumuz yerde. bir biz uygun değildik o güzel güne yüzümüzden düşen bin parçalarla. 
yüzümden düşen bin parçadan birinin yere değeceği süre kadar sessiz kaldıktan sonra kafamı kaldırdım hafif gülümsedim ve bitti dedim. bir şebnem ferah şarkısındaki gibi bi bitti değildi bu. zor olmadan kısa ve net şekilde. bitti ve ben gidiyorum. iki şebnem ferah şarkısı çalmaya başladı o an kafamda ikisi de aynı anda. 
pazarları evden çıkmayı sevmezdim. ben genel olarak pazarları sevmezdim. günlerden pazardı ve güzel bi pazardı. bi pazara yakışmayacak kadar güzeldi gün. her şey uygundu. aslında pazar ayrılık için uygun bir gündü ama o gün pazara uygun değildi. pazar gibi değildi. güneş yüzümüzü aydınlatıyordu. birbirimize baka baka kararmıştık oysa ve ben gidiyordum kendi aydınlığıma.
çayımdan bi yudum alıp tekrar kafamı kaldırdım bu sefer o yüzünden düşen bin parçadan birinin yere değme süreci boyunca sessiz kalıp gitme demek istemiyorum dedi. gülümsedim. bizimki düzgün bi ayrılık değildi. o gün güzel bi gündü ayrılığa uygun olmayan ve bizim cümlelerimiz de ayrılığa uygun değildi. ben gidiyorum dediğimde gitme demeliydi ama o gitme demedi aslında gitmemi benden çok istedi. belki de benim gitmeme sebep olan oydu. ikilemlerimi çözdüğüm gün mutlu olacağım gündür.
çayından bi yudum alıp kafasını denize çevirdi. rüzgar saçlarını savuruyordu. geniş alnında saçları dağılıyor arada gözlerini kapatıyordu. bu kez uzunca bi süre sonra ikimiz aynı anda bozduk sessizliği. tekrar gülümsedim. gülümsemekten vazgeç dedi. ne yapacağımı bilmediğim zor zamanlarda gülümserdim o da bilirdi. bu kez ne yapmak istediğini biliyorsun git dedi. çayımı bitirdim. sigaramdan son bi nefes çektim ona doğru üfledim ve duman dağılmadan ordan kalkıp uzaklaştım. yüzümüzden düşen bin parçanın bir parçasının yere düşmesinden daha fazla süre boyunca orda oturdu.
ve gitti.

18 Şubat 2013 Pazartesi

yeni heyecanlar başlamadan biten ilişkiler farkına varılmayan duygular


uzun zamandır böylesine ağlamıyordum. belki rahatlatıyor belki de daha da geriyor bilmiyorum ama ağlamayı sevmiyorum. hele ki biri için ağlamayı.
insanın kendinin bile farkında olmadığı olmaması gerektiği şeyler vardır. yasaktır. dokunmamak gerekir. o duygu orada öylece durmalı körelmelidir yeşermemelidir. ama ben yeşerttim. gözyaşlarımla suladım hem de. engel olamadım. aslında mantıklı bi insanım. çok çabuk kaptırmam kendimi bir şeylere ama işte bazen oluyor bazen hepimiz dengesizleşiyoruz bazen bi adam geliyor sana sevgiyi ben vericem diyor sevgi arsızıyız ya sevgiye açız ya inanıyoruz ama bilmiyoruz ki o adam onu ilginç bir şey yaşamanın heyecanıyla söylüyor bilmiyoruz ki arkasında duramayacak sonra da böyle oluyor işte ele kalıyor gözyaşı ve yalnızlık.
pardon kuzenim yazmış modunda başlamadan biten ilişkiler ya da başladıktan sonra kusura bakma birbirimize göre değiliz lafları sonra bu kız neden güvensiz neden böyle e bana güvenebilecek tek bi dal bırakmadınız ki?! canımı yaktınız hunharca anlık zevklerinize duygularımı harcadınız sonra benden geriye bir şey kalmadı ki ben kendime bile güvenemezken birine nasıl güvenebilirim ki?
neyse olması gereken olur. uzun zamandır ağlamıyor ve uzun zamandır yazamıyordum bana tekrar yazı yazdırabilen adama selam olsun.

her erkeğin tek bir kadını vardır

erkekler hayatlarında bi kere aşık olurlar ve hayatlarını o kadına feda ederler. sonrasında hayatlarına giren kadınlar öylesine gelip geçer. önemli olmaz demiyorum ama o bi kadın kadar önemli olmaz. ona yaptıklarını yapmazlar. sizi de severler belki ama o kadın kadar sevemezler. siz ona o kadının hissettirdiklerini hissettiremezsiniz. 

erkeklerin piç olma nedenlerinden biri de bu tek kadındır. o kadın o kadar sikmiştir ki onun hayatını sonra adam eeh sikerim diyip kadınları bi hiç gibi görmeye başlamıştır. o yüzden ben bu herifi düzeltirim diye uğraşmayın hiç düzelmiyorlar olmuyor efendi adamlar iyidir onlarla takılın ve hayatlarını sikmeyin.

ayrıca bu adamlar da sizi çok sevmesini beklemeyin öyle güzel sözler uzun yazılar aşk mektupları… beklemezseniz üzülmezsiniz.

çarpık hayat

küçükken çarpıktım. annemler doktora götürmüş kemiklerime baktırmışlar. doktor anne karnındaki pozisyonunu koruyor büyüdükçe düzeltecek demiş. ama düzelmedi gençler. ııh. dedim demekki güvensizlikten kaynaklı bu. yoksa anne karnındaki pozisyonu niye korur bi insan. anne dedim güvensizliğim burdan geliyor demekki. 6yaşına kadar benle yattın ne güvensizliği dedi. lan 6 yaşına kadar senle yattım da kardeşim nasıl oldu en büyük kazığı senden yemişim herhalde millete güvenmem dedim. evet gençler çarpık insanlarla dalga geçmeyin onlar güvensiz insanlar bu yüzden anne karnındaki vücut formunu koruyorlar. zaten ben hep cenin pozisyonunda uyurum.

bademciklerim deli gibi şişti. doktor şaşırdı. bademciklerin çok kötü ama sen dinçsin ve ayaktasın dedi şaşırdım normalde yatak döşek yatman lazımdı dedi kan tahlili istedi. ölümüm yakındır gençler. anneme kötüye bir şey olmaz dedim sen ne kötülük yaptın diye sordu birinin elinden sevgilisini mi aldın dedi evet dedim ya bırak sen hayatta yapamazsın öyle bir şey seninkini elinden alırlar da farketmezsin dedi. ah anne istanbul bizi sikti baya da çakal yaptı be diyemedim.

ölmezsem yarın itiraflarıma devam edicem hadi sağlıcakla kalın.