16 Mayıs 2013 Perşembe

şu an bi yerlerde biriyle sevişen ya da belki biri yüzünden ağlayan belki de mükemmel bi ilişkisi olan sevgiliye

ben sevgili istemiyorum öncelikle bunu bil sevgilim.
arkadaşlarımın hepsi bunun beni mutsuz ettiğini söylüyor ama ben sevgili istemiyorum.
senle gökkuşaklarından yollar yapıp bulutlara yürümek istiyorum ben. hayatın daha anlamlı olduğu anlarda omzun yanımda olsun istiyorum. hayat bize darbeler indirirken senin kollarında ağlamak istiyorum. başka bir erkeğin ya da başka bir kadının aramıza giremeyeceğine adım gibi emin olmak ve senin elinden güvenle tutabilmek istiyorum.

çok netim sevgilim ben. alabildiğine net. her şeyin bi sebebi vardır benim için. her şeyi şu şu şu nedenelerden ötürü diye açıklayabilirim ve karşımdakinin böyle olmasını isterim. bana basit yalanlarla duygusal saçmalıklarla gelme sakın.

bi battaniye altında bütün bi kışı buz gibi bi odada sadece senin sıcaklığına sığınarak geçirebilirim sevgilim. kalbimin üstünde atan kalbinle kendimi daha güçlü hissedebilirim.

sevgilim bunalırım bazen ben. giderim uzaklara kaçarım tek sebebi saçmasapan kavgaları önlemek içindir. canım yanar ağlarım. sonra gelir hiçbi şey olmamış gibi devam ederim.

seni çok sevebilirim sevgilim ama sevgili olamam ben. o kafa yapısına henüz erişebilmiş değilim. denedim ama olmuyor o mantık bana uymuyor.

gel boşver sevgililiği biz belki güzen birkaç gün belki mükemmel birkaç hafta belki de muhteşem bi ömür geçirebiliriz. mesele zaman ve mekan değil sevgilim mesele sensin.

9 Mayıs 2013 Perşembe

bir şarkı iki kadın bir adam




çok garip bi geceydi. sanırım hayatımda ilk kez öyle bi gece yaşıyordum ve beklediğimden daha sakin davranıyordum. bir yanda eski sevgiliniz ve bi yanda eski sevgilinizin yazdığı 32 yaşında bi kadınla gece değişik olabiliyor. hiç sesimi çıkarmıyor sadece gözlemliyordum. sesimi çıkarsam rezillik çıkacak gibiydi çünkü ve bu en son istediğim şeydi. 21 yaşındaydım ama o an 35 yaşında bi kadının olgunluğuna sahiptim. belki de o yaştaki bi kadın bile benden daha farklı davranabilirdi. ama ben sessizce eğlendim. ufak salaş bi bar, dans eden insanlar, sevdiğiniz bildiğiniz şarkılar ve eski sevgilinizin yazdığı kadın. güzel kombinasyon değildi. rakı balık ve haydari gibi değildik orda üçümüz.

gece yavaş yavaş ilerlemeye insanlar yavaş yavaş gitmeye başlıyordu ve o şarkı başladı. cat stevens'ın o naif sesi kulaklarımdan girmekle kalmıyor kalbime dokunuyordu. ufak bi ışık yuvarlağının altında kendi kendime dans ederken adamın kadını dansa kaldırmaya çalışıp kaldıramadığını görmüştüm. zaten kadın geldiği andan itibaren yerinden 1 dakika bile kalkmadı sanırım. kasıntı biri değildi ama bu işler için fazla yaşlıydı bence. evet kıskanç bi kadınım. ama bu onun yaşlı olduğu ve gecenin 3ünde bi barda eğlenemediği gerçeğini değiştirmiyordu. plaza kadınlarından her daim nefret etmişimdir zaten. dansa kalkmayan kadını bırakıp benim yanıma gelen adamın elini belimde hissettikten sonra kaç dakika sürdüğünü bilmediğim ne konuştuğumuzu tam olarak hatırlamadığım bi dans serüveni başlamıştı. gecenin ikinci kadını olmuştum birdenbire. kanımdaki alkol miktarı fazla olduğundan ve her daim içmicem dememe rağmen dayanamayıp gene vodka içtiğimden mantıklı davranamıyordum. dans ettikçe başım dönüyor alkol kanıma daha da karışıyordu ve stevens'ın sesi iyice işime işliyordu.

şarkı bitti. adam kadına gitti. o ışığın altında tek başımaydım. gitmek istedim gidemedim. geceyi barın kapısındaki bodyguard'a aşk acımı anlatarak geçirdim. ağlamadım ama. tuttum kendimi. canım acısa da ağlamadım. sonra bi daha görüşmedik zaten. 2 küsur senelik karmaşıklık son bi dans ve son bi sevişmeyle bitmişti.