31 Ekim 2011 Pazartesi

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

- banyoda bayıldığınızda tek başınıza ayılıp, yatağınıza yatıp, biraz iyi olunca da kendin gidip ayran bulmaya çalıştığın an.
- saçını boyamaya karar verdiğinde, hiç tek başına saç boyamamış olan senin tek başına kendi saçını boyadığın an.
- dövmeden ölesiye korkmana rağmen yanında olup seni oyalayacak ya da elini tutacak biri olmadığı için tek başına o acıya ses çıkarmadan dövme yaptırdığın an.
- moralin bozukken seni göğsüne yatırıp sadece saçlarını bile okşasa yetecek olan biri olmadığı an.
- çogzel bi’ film geldiğinde gidecek biri bulamayıp kendin gittiğin an.
- tek başına içtiğin an.
- bi’ şehri tek başına keşfetmeye başladığın an.

lakin bunların sorumlusu kimse değildir. yalnız sensin. çünkü bunu sen seçtin. etrafındakileri sen uzaklaştırdın. cool görünüp güçlü durmaya çalışmakla olmuyor işte. aslında güçsüzsün. hiçbir şeye gücün yok. en küçük bi’ laf ağlatıyor seni. ama sen yine de etrafa kimseye ihtiyacım yok mesajı veriyorsun. sağlam duruyorsun. ölesiye kahkahalar atıyorsun. insanlar kahkahaların ardındaki hüznü hiçbir zaman bilmiyor. oysa sen, sen aynada gözlerinin içine bakamayacak kadar korkaksın. bakamazsın çünkü göreceğin şeyden korkuyorsun. aslında göremeyeceğin. çünkü gözlerinde kendini bulamayacaksın. baktığında bambaşka biri olacak oradaki. nerede o eski mutlusen? ya da masum? ya da umarsız? deli dolu? nerede? hiçbir fikrin yok di mi? asla geri dönmeyeceğini de biliyorsun o küçük kızın. ama yine de ben güçlüyüm diyorsun. aciz korkağın tekisin aslında. bitse de kurtulsam diye bekleyen ama kendi bitiremeyen. bitsin be artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder