31 Ekim 2011 Pazartesi

o beni susarak severdi

bir şeyler söyle dedim uyumaya devam etti. 
usul usul ağladım arkasından ona sarılıp. bir şeyler söylesin istedim ama o uyumaya devam etti.
dokunuşlarıyla konuşurdu o. parmaklarının tenime dokunması bütün sevgi sözcüklerine bedeldi. beni sevmediğini bilsem de o sevgiyi hissederdim dokunuşlarında. 

things are not what they used to be 
missing one inside of me 

tek kişilik bir yatakta iki yabancı olduğumuzda sustu o. o yatağa ilk defa sığamadığımızda sustu. 
bir şeyler söylesin istedim ama sadece sustu. o sustu ve ben usul usul ağladım.
ufak öpücükleriyle severdi beni. yüzümün farklı noktalarına kondurduğu öpücüklerin hepsinin anlamı farklıydı. hepsi farklı bir sevgi sözcüğüydü. 
o beni öpmeyi bıraktı ve biz iki yabancı olduk. bir şeyler söyle dedim sadece sustu. ve ben ağlamaya devam ettim.

beni hiç sevmedi o. sevmemesi bile sevgi göstergesiydi. sıcak bir defolun yerine buz gibi bir iyi geceler duymayı hiç istemezdim. ama duydum. o beni hiç sevmedi. sevemedi. 
bir şeyler söyle dedim o sadece sustu ve ben gene usul usul ağladım.
o hep sustu. 

ve şimdi şarkı diyor ki:
i was me, but now he’s gone 
no one but me can save myself, but it’s too late 
now i can’t think, think why i should even try 
yesterday seems as though it never existed 
death greets me warm, now i will just say goodbye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder