31 Ekim 2011 Pazartesi

bir delinin günlüğü vol.3

harfler kendiliğinden kelimelere dönüyor kafamda. hiçbirini planlamıyorum. ne yazmam gerektiğine hiç karar vermiyorum. bir şarkı açıyorum ve ellerimi klavyeye bırakıyorum. o kendiliğinden başlıyor yazmaya. parmaklarımla düşünüyorum belki de. evet evet ben parmaklarımla düşünüyorum. ya da en kötü ihtimal beynimden düşünceler impulslarla parmaklarıma geliyor. yani böyle de olabilitesi var tabi. 
yalnızım.. yalnızlığı seviyorum ve buna şaşıranları anlamıyorum. yalnızım diyince insanlar hiç arkadaşım yok sanıyorlar. tam tersine beni seven tonla arkadaşım var. ama hiçbirini görmek istemiyorum bazen. uzak duruyorum bilerek. ama istediğim an geri dönebiliyorum. tek cümle “ben çok kötüyüm” işte o an hepsi yanımda. ama ben yalnızım. sinemaya bile yalnız gidiyorum yani. annem bile inanamıyor buna. sen yalnız gitmezsin diyor. ama gidiyorum be annecim. ayrıca dövmemi görünce istanbul seni çok bozdu derken de haklıydın istanbul beni sikip bıraktı be. gitmek istedim. çok uzaklara gitmek istedim. sadece 9 ay yaa sadece 9 ay geçirdim istanbul’da ama istanbul beni sikip bıraktı. gerçekten değersiz olduğumu hissettim orda. güneşli bir günde gökyüzü masmaviyken ben siyahtan başka bir şey görmedim. yağmur yağarken yüzümün ıslaklığının sebebi sadece yağmur değildi. soğuk, karlı bir günde çocuk olmayı bıraktım ben. etrafa alaycı bakarken ben güçlüyüm mesajı verirken ben masumiyetimi bıraktım. 
her başım sıkıştığında kaçtığım yerdeyim. evimdeyim. 3 ayda toparlanacaktım. 3 aydır uzağım her şeyden herkesten. evden bile çıkmadım. sadece dinledim. kendimi dinledim. doğduğum yerde çözüm aradım. burda tekrar o kızı aradım. bulmaya çalıştım. elinden tutup geri döndürmek istedim. ama ne o gelirdi ne de benim onu getirmeye cesaretim olurdu. sanırım o burda ait olduğu yerde kalmalıydı. çünkü onun tanıdığı bir bedene, bir ruha sahip değilim artık. ikimiz de birbirimizi yadırgardık. sebepsiz kahkahalarımın olduğu zamanları hatırlıyorum. annem şurda bir tane canavar vardı çok korkardın diyor sonra şuraya kadar yürürdün devamında yürümez kucağımıza almamızı isterdin almazsak da geri dönerdin diyor, annem anlatıyor ben o küçük kızı hatırlıyorum. gözlerini görüyorum. ne kadar güzeller. ne şimdiki gibi mosmor altları uykusuzluktan ne de çizgilerle dolu yaşanmışlıktan. 
geçmişim yok aslında benim. çünkü mutluluklar ve mutsuzluklar sıfırlıyor birbirini. yaşadığım her mutluluğun ya da mutsuzluğun karşılığı oldu hep. elde var sıfır yani. bir geçmişe sahip değilim. bir şey hatırlayıp gülümserken bir şey hatırlayıp ağlıyorum. şu an bile gözlerim ıslak ama hafiften de gülümsüyorum. ee elde var sıfır işte. bana kalan bir şey yok. elimde kalan bir şey yok. geçmişim yok.
edebi cümlelerim yok bugün. fazlaca gerçekçiyim. cümlelerim fazla yüzeysel ama gerçek. 
candan ablamız içime işleye işleye söylüyor bu sabah:
geçimsizim bugünlerde,
kimsesizim bu yerlerde,
değersizim bu ellerde,
çaresizim, doğduğum yerde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder