31 Ekim 2011 Pazartesi

bir delinin günlüğü vol.2

geçimsizim bugünlerde
kimsesizim bu yerlerde
değersizim bu ellerde
çaresizim doğduğum yerde

ben kimim? neyim? 
bir adım var evet ama bu beni anlatan tek şey mi? hayır. 
birileri seslenirken arkamdan duymuyorum bile bazen. ben kimim bilmiyorum çünkü.
bana verdikleri isim sadece efendim dememi sağlıyor. adımı kullanan çoğu kişi benim kim olduğumu bilmiyor. bilmek de istemiyor bazen.
oysa ki yavaşça sızsa kanıma görse gerçeği görse beni… sonra da siktirolup gider ama kesin.

gölgesizim her gün her yerde

bazen bir hayaletten farksız oluyorum. kimse beni görmüyor. ben onları derinlemesine görürken hepsinden kaçıyorum. mesela okula tam saatinde gidip ders bittiği anda ortadan kayboluyorum. bunun gibi. her şeyi tek başıma yapmaya başlıyorum. insanların beni görmesini istemiyorum çünkü o dönemler maskemi takamadığım dönemler oluyor. kabuk değiştirmem gerektiği dönemlerde hayalet oluyorum ben. hayalet oluyorum ki kimse görmesin gerçeği, incitmesin beni. maskem hazırlanınca ben yeniden ortaya çıkıyorum suratımda kocaman bir gülümseme ile ya da sanki hayatımın en mutlu anımışçasına atılan kahkaham ile. 

az mıyım çok muyum var mıyım yok muyum ben neyim
(masal mıyım gerçek miyim)

uyandım. gözlerimi açtım. kimsenin yüzüne uzun süre bakamam ben. ama o uyurken ona uzun uzun baktım. çünkü ancak o zaman görmezdi beni. ancak o zaman maskem olmazdı benim de. gözlerimi görmelerinden korkuyorum insanların. kendim bile gözlerime bakamıyorum ki. yenemedim bu korkuyu bir türlü. o yüzden hep insanlar bana bakmazken bakarım onlara ya da uyurken. o uyuyordu ben onu izliyordum. güzel bir masalın gerçek olamayacak kadar iyi kahramanıydı o. masal bana anlatılıyordu ama o uyuyordu. belki de ben yanında değldim. sonuçta masaldı ya bu öyle hayal ediyordum. çünkü o uyuyordu. gülen gözlerle gözlerime baktığında gülümsedim. acaba gördüğü ben miydim? ben kimim? 

saçmalıyorum gene. bir şarkı ağzıma ediyor ve ben gene parmaklarımın esiri oluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder