31 Ekim 2011 Pazartesi

bir delinin günlüğü vol.4

bu sabah kahve yok. zaten saat de erken. ayrıca uzun zamandır kahve içmediğim için artık uykusuzluk yapmaya başladı. neyse…
aşk.. aşkın ne olduğunu her dönem farklı kelimelerle yorumladım, her dönem farklı duygularla. kahramanlar değiştikçe yorumlar da değişti tabi. ama konu aynı aşk..aşk neydi peki en son hangi tarihte kimse göre yorumlamıştım? 
yarım kalmış bu yazı. şu an aşktan falan da bahsetmek istediğim yok. gözüm acıyor zaten.
3. kez başlıyorum bu yazıya. bir şarkı itti beni buna.
saçmalıklarımın mantıklı olduğunu düşündüğüm dönemler yaşadım. bana göre mantıklıydı. zaten ben ikinci bir fikirden nefret etmez miydim? yalnızlığımın sebebi zaten bu değil mi? neden yalnızsın sorusuna cevabım: ikinci bir fikir beni rahatsız ediyor.  
kaybolmuştum. yaptığım şeyler arasında kayboldum. kendini tanıyamamak… berbat bir şey. insanlar sen bunu yapmazsın derken ben o şeyleri yaparak zevk alıyordum. kayboldum. kendi yarattığım boşlukta ve onun yokluğundan kayboldum. ordan oraya savruldum. kasırgalar vardı hayatımda. uyumuyordum. bu normal aslında ben uyumam zaten ama uyumuyordum. her gece kafamı yastığa koyup delirme noktasına gelip kafam iki elimin arasında gözyaşlarıyla uyumaya çalışmak, anlık sinir krizleri geçirmek. ağlamak..yastığının sırılsıklam olması ve bir şekilde uykuya daldığında sabah bile hala ıslak olması. işte kadar fazla ağlamak. sarhoş olmak bazı bazı. sarhoş olunca geçeceğini düşünmek ama daha da ağırlaşması yükün. 
bilmiyorsunuz. hiçbiriniz beni tanımıyorsunuz. tanıdığınızı sandığınız kişi değilim. asla değilim. hiç olmadım. her gün kahkaha atmak zorunda kalmanın verdiği acı ya da bir şeyim yok derken kahretsin çok boktanım diye içten geçirmenin ama asla konuşamamanın verdiği yorgunluk. susmanın yorucu olduğunu duydunuz mu hiç? günlerce konuşmamamın verdiği yorgunluk..ağzını açmak ama sonra ne farkeder ki diyip susmak.. cümlelerimin sonu yok bu sabah. gelmiyor. beceremiyorum.
kafamı seviyorum. bu doğuştan sarhoşluk kafası. hiçbir içkiye hiçbir etkiye gerek kalmadan kafanın güzelleşmesi. sebepsiz kahkahalar, sebepsiz mutluluklar. ama hepsi yalandı di mi? hayııııııır sarhoşken değil. sarhoşken her şey gerçek her şey net. hatta hiç bu kadar net olmamıştı. bütün duygular ortada. hepsi bana bakıyorlar. kendi aralarında konuşuyorlar bazen kavga ediyorlar. anlık ruh değişimlerimin sebebi bu. kavga ediyorlar. ordan oraya savrulup duruyorlar ama çok sert kavga ediyorlar. kafamda filler sikişiyor resmen. durun dedikçe kavga ediyorlar ben içtikçe ben sarhoş oldukça daha da sertleşiyorlar, hızlanıyorlar. beynim patlayacak. yeteeeeeer!!
sonra..sonrası hüzün yahu. kimsenin gözlerine içine bakmam konuşurken. hele ki uzun süre mi asla. görmelerinden korkarım. o hüznü görmelerinden. aslında benim görmemden korkuyorum. ya da görememden. karşımdakinin gözlerinden kendimi görememden. kendini kaybetmek ya da tanıyamamak ne derseniz artık. ikisi de zor. aramaya korkuyorsun. ya bulduğundan her şey değişmişse. ya sana küsmüşse ya sana beni neden bıraktın derse cevabım yok ki. ne derim? korktum desem? böyle olmak zorundaydı desem? cevabım yok. geri dönüp onu bulamıyorum ama ileriye de gidemiyorum. sıkıştım kaldım. resmen araftayım. kimim ben? ben kimim? …
ve şarkı der ki:
i am lost without you
but now i am lost with you too

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder