21 Mart 2012 Çarşamba

gönderilmemiş bir mail buldum

Soğuk bir aralık günüydü. Tir tir titreyerek beklemiştim seni atlas’ta. Bende de salaklık incecik giyinmiştim sabahki havaya aldanarak. Senin dengesizliklerin gibiydi istanbul’un havası da. Sabah güneş açıyorsa akşam fırtına çıkardı. Sen de öyle değil miydin zaten? Bağırır çağırırdın sonra hiçbir şey olmamış gibi arar ikimizin de güzel olup olmadığını anlamadığı şeyler söylerdin. Mutlu olurdum bilirsin. Hep de mutlu oldum zaten senle gözyaşlarıma rağmen. Neyse konuyu dağıtmayalım. Ben soğuktan donmak üzereyken gelmiştin sen. İki yanağımdan öpmüştün. Buna bile şaşırmıştım biliyor musun? Atlas’ın dar merdivenlerinden çıktık yavaşça. Bekleme salonunda oturup konuşmaya başladık. Sen gene uzun uzun anlattın bana hikayelerinden birini. Konuşmayı çok seviyordun aslında bunun farkına varmıştım. Sen konuşurken de ben sadece susuyordum. Seni dinlemek dünyanın en güzel şeylerinden biriydi zaten. Beni uyutan o sesi duymak her şeye değerdi. Neyse işte. Filme girdik sonra küçük bir salondu ve boştu. Oturduk sen bir an elini omzuma yaklaştırdın ve ben napıyorsun diye anlık bir tepki vermiştim. Sadece omzumdaki saçı alıyordun aslında. Tecavüz etmicem korkma dedin. Güldük. Çok gülemedik bu 2.5 ayda ama… filmi izledik beraber. Ben film izlerken ilgilenmem yanımdakiyle ama ister istemez gözüm sana kayıyordu. Seni izlemekten büyük zevk alıyordum. Bunu anlamışsındır zaten. Ara verildi sen sigaranı içmeye gittin ve elinde mısırlarla döndün. Benim sinemada bir şey yemediğimi bilmiyordun daha. Ne demiştin? Ağzın boş kalmasın..evet evet bunu demiştin. Neyse filmimizi izledik beraber sonra çıktık film üzerine konuşmaya başladık. Takılmaya da devam ettik hemen ayrılmadık. Tezgah’a gittik beraber. Her şeyin başladığı yere. Oturduk masalardan birine birer bira söyledik. Film hakkında konuşmaya devam ettik sonra başka filmlerden bahsettik falan. Cam kenarı boşalınca oraya geçtik yine. İnsanları izleyerek muhabbet ediyorduk. Sen gene bir şeyler anlatıyor, fotoğraflar gösteriyordun. Sonra olay gene senin bir gün gidecek olmana geldi. O sırada sigara içmek için dışarı çıktık tekrar. Ben sana aynı cümleyi tekrarladım: git ama gitme… o an elini uzattın. Şaşırdım. Elini tuttum. Öylece kaldık. Elini tam çekerken bir daha tuttum gitme dedim. Sonra bıraktık ellerimizi. Geçtik içeri. Ben seni sadece izlemeye başladım. Ağzımdan tek kelime çıkmadı. Sen ne var dedin bi kaç kere bi şey yok dedim her zamanki gibi. Sustum. Sustum. İzledim seni. En çok zevk aldığım şeyi yaptım. Seni izledim. Benim gitme saatim yaklaşıyordu ve sen gene sigara için dışarı çıkıyordun. Ben de senle çıktım. Giyindim. İkimiz de ayaktaydık ve gene aynı muhabbet vardı: gitmek… gitme dedim sana gitme kal. Nasıl kalacağın umrumda değildi ama sadece kalmanı istiyordum. Sadece kal! Ben gideyim dedim. Gel dedin kollarını açtın ve sarıldık orada. Öylece sarıldık. Çekilirken yanağımdan öptün önce. Sonra öbür yanağımdan. Yüzüne bakıyordum ve bir an dudaklarımız birleşti. Beklemiyordum hiç. Bir anda oldu her şey. Küçük bir öpücüktü. Sonra bir daha öptün. Sarıldım bir anda sana mutluluk ve utançtan. Tam çekiliyordum belimden tuttun gel buraya dedin ve uzun uzun öptün beni. Sanırım zaman durdu o an. Dondum kaldım. Hiçbir şey yapamadım. Sanki bir dönme dolaptaydım ve en yükseğe çıkmıştım. Dudaklarını çektikten sonra kafamı omzuna koydum. Utanmıştım ki sen de utandın mı diye sordun zaten. Gitmek istemiyorum dedim. Sen de kal bende dedin beraber karşıya geçeriz. Hayır demem mümkün değildi zaten evet dedim evet. İçeri geçtik sonra birkaç kişiyle tanıştım senin hayatından. Sonra aşağıya indik. Oturduk. Sen gene o klasik lafın olan bir işe yara’yı söyleyip üzerime yaslandın. Sonra sarıldık falan. Öpüştük uzun uzun. İlk öpüşmem olduğuna inanmadın ya onu unutmuş değilim. Her şeyin ilkiydin oğlum sen. Bana her dokunuşunda ben uçuyordum. Elimi bırakmadın bir dakika bile hatırlıyor musun? Telefonu eline almak için bile ağzını kullanıyordun ama elimi bırakmıyordun. Uykum gelmişti bir de. Komediydi ya. Omzuna yattım hafiften uyuyordum. Sen dalga geçiyordun bu durumla. Kalktık sonra elele çıktık mekandan. Hala eleleydik. İstikal’in sokaklarından birinde elele yürüyorduk ve taksi arıyorduk. Taksiye bindik sonra. Kafamı omzuna yatırdın elimi tuttun öylece kaldık. Eve geldik sonra. Elimi hala bırakmadın. Siteye girdik sonra apartman sonra asansör. Asansör fantezim var artık sayende. Asansörde de öptün beni uzun uzun. Sonra eve girdik. Evi gezdirdin. Sonra salondaydık. Beşiktaş maçı vardı dimi o akşam. İzlemedin sen. Benleydin. Maçı açtın sonra ama izlemek yerine beni öpüyordun. Ben de sana maç mı izlicez ya diye tepki gösterdiğimde başka güzel bi alternatifin var mı diye sordun tabi korkak insan ben hayır dedim sen maç izle. Sen beni öpmeye devam ettin. Yatalım dedin sonra. Odana geçtik. O oda bize dair çok şey gördü sanırım. Kavgalar, bağırışlar, kahkahalar, gözyaşları, benim aşkım, senin kaçışların… daha çok şey. Üstüne bir şey vereyim mi diye sordun bir tshirt istedim senden. Belimi tuttun nasıl bir tshirt diye sordun ve öptün beni. Tshirtten öpüşme bahanesi çıkaran ilk insan olabilirdin sen. Biz de bir tshirt için öpüşen ilk çift(!) olabilirDİk. Gerçi bizim her şeyimiz garipti. Olmayan ilişkimiz bile garipti. Senle kavga etmeye geldiğimde bile sevişip çıkmıştım o evden. Garipliğiyle güzeldi her şey zaten. Sen de nedensizlikleriyle anlamlı bir adamdın. Neyse. Çıktın dışarı ben üstümü değiştim. Sonra gelip rahat edebilecek misin istersen başka yerde yatayım dedin. İçimden oha dedim nasıl yani beraber yatmayacağız mı? Ama sana yok sorun değil dedim. Bir an üstünü çıkardın ve ben tenini ilk defa o zaman görüyordum. O dokunmaktan büyük haz aldığım, pamuk gibi olan tenini.. ben yattım o bize dair çok şey barındıran tek kişilik yatağa. Sen o sırada pantolunu çıkardın fark etmedin belki ama seni boxerla görünce yorganı kafama çektim bir an. Acemilik sanırım. Hani bir şey bilmiyorum ya ben. Yattın sen de. Öpüştük uzun uzun. Bütün gece ya uyudun ya beni öptün zaten. Bense hiç uyuyamadım. Bir an aklımın rahat olmadığını sanıp arkana döndün ama mutluluktandı uyuyamamam. Sana da söyledim zaten bunu gene öptün. Uyurken arada uyanıp öpüyordun beni sonra tekrar uyuyordun. Daha sonraları bunu farkında olmadan yaptığını söyledin ama yalandı. Tabi ki farkındaydın. Uzun uzun öpüştük senle. Benim izin verdiğim ölçüde. Dokunmadın bile bana izin vermiyorum diye. Her şey çok güzeldi. Sarıldık gece boyunca. Bir an bile bırakmadın beni. Arkanı dönüp yatarken bile elimi tutup sarılmam için çekiyordun. Bir ara kalbin kalbimin üstüne gelecek şekilde yattın. Uyuduk öylece. Göğsümde yattın. Sabah uyandık ve uyanır uyanmaz öpücüğüm geldi senden. Sonra bana bir sürü şey izlettin. Ve bir an olsun bırakmadın beni kolunun altına aldın her an. Her şey çok güzeldi gerçi sonrasında sen uzaklaştın biraz nedenini anlamadığım bir şekilde ama yine de çok güzeldi. O gün duş bile almadım sırf kokunla uyumak için.

Sonra büyü bozuldu ve sen o anlık karar değişimlerinden birini yaşadın ve biz sevgili olamadık. Kavgalar ettik ama olmadı. Olmamasına rağmen gene devam ettik bu garip ilişkiye. Çok farklı şeyler yaşadık sen de biliyorsun. Bana beni bu kadar çok sevme dedin. Senin zamanında yaşadığın şeyleri şimdi ben yaşıyordum ama ben sen değildim sen de sana o şeyleri yaşatan kişi değildin. Ama sen bunu anlayamadın her şey hep kötü olacak sandın. Kendini tam anlamıyla bırakamadın bana. Gene de bırakmadık birbirimizi devam ettik. Senin ruhun ve bedenin asildi ya hani işte o yüzden benle sevişmelerinin duygusuz,öylesine olduğuna inanmadım hiç. Duygu vardı elbette. Tutkuyla öpüyorduk biz birbirimizi. Eminim sen de bana dokunurken, beni öperken bundan haz alıyordun ve olay sadece bi kadınla birlikte olmaktan ibaret değildi. Hissediyordun sen de beni. Mutluydun sen de söylemiştin bunu. Arada delirip seni görmek istemiyorum ben yokum diyordun ama gene de devam ediyorduk. Her şey zor ama güzeldi be. Ve sen bu kez son kez ben yokum dedin. Hem de durup dururken. Buluşma planları yaparken. 2 gün önce buluşup daha da ilerlemeyi planlarken sen bir anda seni görmek istemiyorum, seni istemiyorum, ben yokum demeye başladın. Sen yoksun benim için dedin. Kimseyi umursamak istemiyorum dedin. Sanırım beni umursamaya başlıyordun hı? Ben senin her şeyine katlandım biliyorsun. Senden pek bir şey de beklemedim. Çıkarsız nedensiz sevdim seni. Derinden sevdim. Ama anlamıyorum. Hiçbir şey yokken hiçbir neden yokken bitmesini anlamıyorum. Son buluşmamızda bile seviştik biz ya. Sırf ben güzel ayrılalım dedim diye sevişmedin herhalde benle. Çünkü bu sana ters. Ayrıca ilk geldiğimde yanında yatarken değmiyordun bile bana. Sonra gene sarıldık öpüştük. Sonsuza dek sürmeyecekti biliyorum ama bu ayrılık çok erkendi be. Hem de sebepsiz yere. Bir anda. Olmadı be.

Belki okumayacaksın bu maili belki hiçbir anlamı olmayacak. Gene tınlamayacaksın ama bir düşün ya benle mutluydun. Beni istiyordun. Neden bir anda böyle olduk. Ben seni görmek istiyorum. Nasıl olacağı umrumda değil en azından bir arkadaş olarak görmek istiyorum. Gene arada arayıp konuşabileceğim, bana yaptıklarını anlatan, arada sinemaya gidebileceğim, oturup bir şeyler içebileceğim bir arkadaş. Sadece arkadaş. Bir şey beklemeyeceğim senden ama seni arada görmek istiyorum. Buna izin ver en azından. Yani senle yolda karşılaşıp aa nbr nasılsın görüşelim bir ara ya tarzında bir muhabbetim olsun istemiyorum. Arada arayayım fatih hadi sinemaya gidelim bak güzel film var diyeyim. Sen gene ben çıkamam evden ya offf falan de itiraz et ama benim ısrarlarıma dayanama gel. Gene izleyelim filmi sonra sen gene sonunu bil ben anlamayayım sonra benle dalga geç. Sonra ayrılalım sen arkadaşlarına git ben yurduma döneyim. Ama seni görmeme izin ver. Lütfen.. olmuyor çünkü olmuyor. Sana dedim kal nasıl olduğu umrumda değil ama kal dedim. İşte bu şekilde kal. Bir arkadaş olarak kal en azından. Tamam her hafta görüşmeyelim. Ama görüşelim arada. Ve bir cevap ver lütfen bana. Cevapsız bırakma artık sorularımı, mesajlarımı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder