25 Mart 2012 Pazar

satranç da oynayamazdım zaten ben




satranç oynamaya ilkokul 3 ya da 4te falan başlamıştım. o zamanlar arkadaşlarımla en büyük eğlencemiz okuldan önce kütüphaneye gidip satranç oynamaktı. öyle böyle değil ama deli gibi oynardık. saatler sürerdi. o zaman iyi de oynardım hani. bir sürü mat etme çeşidi bilirdim. ilk ilişkim gibiydi o satranç oynadığım dönemler. önüme gelenden hoşlanmamı saymazsak ilk ilişkim lise sondaydı. evet lise sonda. 17.5 yaşında bir kızken bir erkek girdi hayatıma. olmayınca olmuyordu işte. çirkin şansı her zaman işe yaramıyor. ama bunun altında her ne kadar önüme gelenden hoşlanıyordum desem de çok seçici olmamın da etkisi var. yani benden hoşlanan hiç mi olmadı elbette oldu ama işte kaçan kovalanır misali ben onu bir başkası beni derken 17yaşıma kadar geldim. o dönemde ygs hazırlıkları yapan sınavına 2 3 hafta kalmış ve okula gitmeyen bi öğrenciydim. günlerim dersane ve ev arasında geçiyordu. -o değil de 2 yıl olmuş şaka maka- sedat diye bir çocuk girmişti hayatıma. uzun boylu ve dövmeli idi. taa o zamana dayanır dövmeli adamlara zaafım -ki çocuktan ayrılamamın sebebi de dövmesi idi- çocuğun tek kusur sarışın olmasıydı ama lise bitmeden bir sevgilim olmalı diye düşündüğümden çok da takılmadım. sedatla geçen 2 hafta gayet güzeldi. çocuk peşimde dolanıyordu ve her şey benim istediğim gibiydi. tüm kıskançlıklarımı yapabiliyor ve sözümü dinletiyordum. kıskançlıklarına da göz yummuş gibi yapıyordum. tabi ben yine ben sıkıldım ve 2 hafta sonra çocuktan ayrıldımç sonra sınav geldi geçti tekrar başladık ama sevgili olarak değil. dedim sevgili olarak yapamıyoruz ama devam edelim takılalım edelim. bartın’da da ne takılınır ya her neyse böyle sanırım hazirana kadar gittik. en sonunda da mezuniyette çocukluk arkadaşım beni kucağına alıp havada döndürdü diye yaptığı kıskançlık sonucu ayrıldım bundan. sen kimsin gerizekalı benim arkadaşımdan kıskanıp laf edicek?! gerçi ben bu çocuğu aldatmış da olabilirim çünkü o ara çok yakışıklı bi çocuk benle ilgileniyordu. hep maymun iştahlı olmuşumdur zaten. biri gelsin biri gitsin. ne zaman daha yakışıklısı gelse ona kaydım ben. eh aşık olmayınca böyle oluyor ne yapayım yani?!

sanırım tek yaşadığım düzgün ilişki buydu. her türk kızı gibiydim ve sevgilim de her türk erkeği gibi beni çekiyordu. tabi yıllardır satranç oynamayan bendeniz yıllar geçtikçe satrancı unuttum. evet bildiğin unuttum. yani başlarken çok iyi başlıyordum da bir türlü sonu gelmiyordu. mat kısmına ulaşamıyor en fazla şah diyordum. istanbul’a geldikten sonraki ilişkilerim de böyle olmuştu. ilişkilere dair sanki her şeyi unutmuş gibiydim ki bunda o fatih itinin de etkisi çok büyüktür. öylesine heriflerle takılıyor günümü gün ediyor ama sonunu getiremiyordum. tabi erkekler için sonunu getirmek sevişmek iken benim için sevgili olmaktı. seviştik diye olmuyor desem o da değil sevişmediklerimle de olmadı. bir türlü dikiş tutturamadım. yani bunu da son 1 senede -gerçi daha tam 1 sene olmadı ama- hayatıma giren 14(yazıyla ondört) erkekten anlıyorum. bazılarıyla ikinci görüşmeyi bile yapmamış 2 ya da 3 tanesiyle sevgili olabilirmiş birçoğuyla sevişmiş ama yine de uzun süreli bir şey yaşamamıştım. yani en düzgün ilişkim geçenlerde biten izmirli herifle olandı. yaklaşık 2.5 ay sürmüş beyfendi 5gün aramayınca hesap sordum diye sevgilisini bunaltan kadın oluvermiştim.

neden çok seçici iken birden amaaan koyver gitsin moduna girdim hiç bilmiyorum. hani hala önüme gelenle görüşmüyor -yok görüşüyorum lan- önüme gelenle yatmıyorum -bu gerçek- ama yine de neden sonunu getiremediğimii bilmiyorum. yani ne var bende onu anlamıyorum. hani sadece sevişmek amaçlı yaklaşanları anlarım da diğerleriyle de olmuyor beceremiyoruz. yüzüme ideal hatunsun sen ya diyip diyip çekip gidiyorlar ya onu anlamıyorum. hani idealdim it noldu? zora gelince neden kaçtın acaba? sevişmek, kıskanç olmamak, rahat olmak, eğlenceli olmak, sorunsuz olmak… bunlar bir kadını ideal yapan şeyler değil bence. e ben de ideal kadın değilim doğal olarak. ama erkekler o kadar alışmış ki seksi ödül gibi görmeye ben çok rahat bir şekilde hadi sevişelim diyince bir korku sarıyor sanırım.

buldum evet. erkekler benden korkuyorlar bence. bu fazla rahatlığım korkutuyor onları. belki de ciddiyetsiz geliyorumdur. ama ne yapayım ben de arkalarından kezban dedikleri türk kızları gibi her türlü haltı yiyip bakireyim diye mi dolanayım ortalıkta? ya da emdikleri sütü burnundan mı getireyim? veya amaan bi maçı var herifin izlesin nolcak yerine sen beni sevmiyorsun artık diye ağzına mı sıçayım? yo dostum yo hiç bana göre değil bunlar. bir kere ben bile maç var diye planlarını iptal eden buluşmalarını erteleyen bi insanken bunu bir erkeğe yapamam ve ben bile sevişemeden duramıyorken bi adama ben bakireyim olmaz sevişemeyiz diye yalan söyleyemem yani ondan önce ben aldatırım gider sevişirim. ayrıca bakireyim diye bana değer verecek adam siktirsin gitsin yani.

neyse bakalım bi de şansımızı arkadaşımın arkadaşının kuzeniyle deneyelim. beğenmiş mi neymiş beni öyle dedi kız. bi buluşup görüşmek lazım. hem kendimle ilgili yazdığım hiçbi şeyi okumamış olarak bana taktiksel değil de kendisi gibi yaklaşacak olan biri. en azından ona biraz zor kadın ayağı çeksem belki daha düzgün bi ilişkim olur. olmaz mı? hı? en azından buluşmanın 10. dakkasında çocuğa tüm hayatımı anlatmıcam bu kez. biraz gizemli olayım ya. neyse eğer bu çocukla bir şey olursa satranca tekrar başlıcam. SÖZ!


not: çocuğu da beğenmedim gene olmadı iyi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder