29 Kasım 2011 Salı

kadıköy'de kendimi buluyorum

hiç öyle kaybeden edebiyatı falan yapmıyorum ama muhabbet ettiğim bazı insanlar rock’n’roll kuşağından olduğumu falan söylüyorlar hoşuma gidiyor. aslında farklılık da istemiyorum alabildiğine sıradanım ama işte bu bile bir değişik geliyor onlara.
neyse kadıköy’den bahsedicem. 
kendimi iyi hissediyorum orda. sağlam ve cool hissediyorum ayrıca. acayip bir havası var oranın. böyle deri ceketli uzun saçlı herifler var çok seksiler :) yani ne bileyim işte orası sanki kaybetmekten korkmayan insanların yeriymiş gibi. içip sıçıp eğlenip deniz kenarında sabahı gören sonra ne bileyim evlerine yatmayan giden falan. en çok da bu yüzden kadıköy’de eve çıkmak istiyorum. zaten eve sabaha karşı girerim paso ben eminim. 
geçenlerde gene 2 gün kalınca kadıköy’de, oraya olan aşkım depreşti. tam da yeni deri ceket almıştım. sonra gittim ona uygun şal ve şu çok istediğim iki ucu da açık berelerden aldım. ayağımda da postallar. saçlarım zaten mor. ee farklı oluyorsun abi. yürüyüşün değişiyor, kendine güvenin geliyor ve kadıköy’desin lan. beat kuşağının, kaybedenlerin, metalcilerin yeri. bir dönem satanistlere ev sahipliği yaptığı söylenen pasajı var. işte bütün bunları toplayınca kadıköy benim için en yaşanılası yer oluyor.
bir gün çıkıcam olum ben orda eve. böyle ev mükemmel olucak zaten her gece de kadıköy barlarına akıcam dağıtıcam :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder