29 Kasım 2011 Salı

aşk acısı: placebo

placebo olduğunu anlamak uzun sürmeyen şey.

ama anlayana kadar büyük ölçüde saçmalanabiliyor orası kesin. garip bir şey bu. asla yapmam dediğin şeyleri yapıyorsun bazen. birilerinin senin için yaptığında sikine takmayacağın şeyleri sen başkası için yapıyorsun. aynı kısır döngüden bahsetmicem. hep aynı şey. biri senin seni seviyorumlarına susar sen bir başkasınınkine susarsın. ve bu dünyadaki en büyük sessizliktir.

neyse bir arkadaşım aşk acısı altında yaşadığım şeyin kendisininkinden farkını anlattı bana. sen bedenine zarar veriyorsun dedi. *durdum ve elim enseme gitti. dövmelerine hayran kaldığım bir herife aşık olduğumu düşündüğüm zamanlardan birinde dövme yaptırmıştım kendime. sırf ona daha çok benzemek içindi sanırım. pişman olmadım ama hiç.
*sonra düşündüm saçlarım geldi aklıma. o da bir aşk acısının kurbanıydı. belime kadar saçlarım vardı benim. kestirmeye kıyamadığım. şimdi kısacıklar. 
*sonra kilo almalarım. aşk acısı çekiyorum ya diyip yiyip içip yataktan çıkmadığım anlar. 

en sonunda anladığım şey şu oldu şu siktiğimin dünyasında kimse bizden daha önemli değil. gerizekalı bir herif için ağlamaya cidden değmiyormuş. çünkü seni senden başka kimse düşünmez. o kendini bile düşünmüyordur senin onu düşündüğün kadar. 
o yüzden sadece placebo‘dan ibaret olan bu şeye fazla da kaptırmamak lazım.hayat fazla güzel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder